© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/26 Ağustos 2006
Indie rock’ın önde gelen gruplarından İngiliz dörtü Editors, ülkemizdeki ilk konserinde izleyicileri bir şekilde harekete geçirecek; duygusal ya da fiziksel…
Rock’n Coke Festivali’ne bir hafta kaldı. 2-3 Eylül tarihlerinde İstanbul Hezarfen Havaalanı’nda dördüncüsü gerçekleştirilecek olan festival’in bu yılki programında, dünyada alternatif rock’a yön veren topluluklar, Türk rock müziğinin önemli isimleri ve dans müziğinin ses getiren DJ’leri yer alıyor. Bunlar arasında Muse, Placebo, Editors, Kasabian, The Sisters of Mercy, Gogol Bordello, Mercury Rev, Reamonn’un da aralarında olduğu çok sayıda yabancı grubun yanı sıra, yerli sanatçı ve gruplardan Duman, Dorian, Şebnem Ferah, Yüksek Sadakat, Haylo Cepkin, Vega ve Ogün Sanlısoy da var.
Festivalin 3 Eylül Pazar günkü konuklarından birisi, ülkemizde ilk kez konser verecek olan İngiliz grup Editors. Statfordshire Üniversitesi’nde okurken tanışan dört grup üyesinin yaş ortalaması 23. Bu kadar genç olduklarına bakmayın; bu yetenekli müzisyenler, son iki yıl içinde alternatif müzik dünyasının ve indie rock’ın en beğenilen gruplarından birini yaratmayı başardılar.
Büyük satış rakamlarına ulaşarak başarı kazanan ilk albümleri “The Back Room”, kısa bir süre önce İngiliz Mercury Müzik Ödülü’ne de aday gösterildi. Albümü dinlerken New Yorklu grup Interpol’ü anımsıyorsunuz sık sık. Hatta kimileri onları, “İngiltere’nin Interpol’e verdiği cevap” şeklinde değerlendiriyor. Şarkı sözleri melodramatik ve karanlık, gitarlar ise oldukça dikkat çekici. Grubun üyelerinden baterist Ed Lay festival öncesinde sorularımı yanıtladı.
Grup için “Editors” ismini kim buldu? Neden bu ismi tercih ettiniz?
Bu ismin tam olarak nasıl ortaya çıktığını hatırlamıyorum. Belki 10 yıl sonra her birimiz “ben bulmuştum” iddiasında bulunacağız. Bu isim bizim için daha çok müziğimizi duyurmaya yarayacak bir afiş ya da pankart gibi; önemli olan sözcüğün anlamından çok nasıl göründüğü.
Grubun bütün üyeleri Birmingham’da yaşıyor. Oradaki atmosfer müziğinizi nasıl etkiliyor?
İlk albümün tamanını orada kaydettik. Depresif bir işi başarmak için kasvetli bir kentte çok çalışıyorduk. Sanırım albümün bir bütün olarak yansıttığı atmosfer, o dönemde tam anlamıyla nasıl hissettiğimizi bir ölçüde anlatıyor.
Birçok kişi Editors’ı post punk akımının temsilcisi olarak görüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Grup olarak müzikte belli bir yöne çok fazla eğilim göstermektense, daha çok ilginç ve güzel melodiler yaratmakla ilgilendiğimize inanıyorum. Bu nedenle, şarkılarımızın herhangi bir diğer akımdan daha çok post punkla ilişki içinde olduğunu düşünmüyorum.
Müziğiniz her zaman karanlık ama aynı zamanda bir parça dans müzik etkisini de barındırıyor. Editors’ın müziğinde en sevdiğim taraf bu. Sizce şarkılarınıza “dark-dicso” özelliğini veren şey bu mu?
Bir kalabalığı hareketlendirip canlandırmaktan daha keyif verici bir şey yok. Bunu epik, yavaş bir şarkıyla onları duygusal olarak etkileyerek de yapabilirsiniz ya da hızlı bir dans şarkısıyla çılgınca dans da ettirebilirsiniz. Biz ikisini karıştırıp uygulamayı deniyoruz.
Müziği ile sizi etkileyen belli bir sanatçı ya da akım var mı, yoksa bu daha çok birçok şeyin karışımından doğan bir etkilenme mi?
Geçmişte her birimiz farklı şeyler dinliyorduk . Ben daha çok rock müzikle ilgiliydim. Solistimiz Tom Brit pop’a, gitaristimiz Chris ise drum and bass ya da hip hop’a meraklıydı. Sorunuzu yanıtlamak gerekirse; evet, hepimiz farklı müzik türlerinden etkilendik. Fakat sonuçta tek istediğimiz, heyecan duyduğumuz müziği yapmak.
Joy Division’dan esinlenmek için yeterince yaşlı olmadığınızı söylediğinizi biliyorum. Fakat ben büyük bir Joy Division hayranı olarak sizin müziğinizi ilk dinlediğimde, solistiniz Tom Smith’in tarzı ile Joy Division’ın solisti Ian Curtis’in tarzı arasındaki benzerlik dikkatimi çekti. Bana kalırsa bu iyi bir şey ve bence Ian Curtis de bunu onaylardı. Siz ne düşünüyorsunuz?
Tom’un mükemmel bir sesi ve doğuştan gelen bir yeteneği var. Çok çok az sayıda şarkıcı onun sesiyle yarattığı etkiyi yaratabilir. Bir insan kendi doğal tarzı bu kadar iyiyken neden sadece başkası ile karşılaştırılmaktan kaçınmak için onu değiştirsin ki? Ian Curtis kesinlikle bunu yapmazdı.
İlk albümünüz “The Back Room” altın plak ödülü aldı ve bu yıl Mercury ödülüne aday gösterildi. Albümün bu kadar başarılı olacağını tahmin ediyor muydunuz?
Hayır. Şarkılarımıza her zaman güvendik, fakat İngiltere’de yılın en çok tanınan gruplarından biri haline gelmemiz şaşırtıcı. Aslında geldiğimiz bu durumun tam olarak farkına da varamadık, çünkü son 18 aydır sürekli turdayız. Bu yüzden Mercury adaylığı takdir edilmenin zevkine varmak için iyi bir fırsat.
Şarkılarınızı nasıl yapıyorsunuz? Süreç grup içinde temel olarak nasıl işliyor?
Prodüktöre göre değişir. İlk albüm çok hızlı bir şekilde kaydedildi; dördümüz stüdyoya girip sırasıyla şarkıları çaldık, olan esasen buydu. Gelecek albüm, kaydedilecek materyalin tümü henüz hazır olmadığından, kuşkusuz daha metodik olacak.
Hoşlandığınız gruplar var mı? Son zamanlarda ne dinliyorsunuz?
Amerika’nın Batı yakasından “Cold War Kids” adlı bir grubu dinliyorum. Albümleri harika şarkılarla dolu.
Eylül ayında İstanbul’da Rock’n Coke Festivali’nde çalacaksınız. Daha önce İstanbul’da bulundunuz mu?
Bu dördümüz için de ilk ziyaret olacak. Tamamen yeni bir izleyici grubunun önünde çalacağız. Ayrıca bu yaz çalacağımız son festival de bu. Eminim muhteşem geçecek.