© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/30 Aralık 2006
Ülkemiz, özellikle İstanbul, 2006 yılında birçok önemli konsere sahne oldu. Fakat “geçip gitti işte” diye düşünüp anılarınızla teselli bulmaya çalışmanıza gerek yok. 2007, heyecan verici yeni konserlerle geliyor. Bunlardan ilki, 13 Ocak’ta İstanbul Babylon’da gerçekleşecek olan Art Brut konseri. Yılbaşı, bayram derken telaşa kapılıp konser biletinizi almayı unutmayın. Çünkü Art Brut, art-punk akımının en parlak topluluklarından biri.
Londra’da yaşayan beş genç müzisyen tarafından kurulan grubun günümüzdeki konumuna geliş öyküsü gerçekten ilginç. İlk olarak “We Formed A Band” adlı bir şarkı kaydedip internet sitelerinde yayınlıyorlar. Bir gazeteci toplama bir albümde rastladığı bu şarkıyı MP3 olarak bir plak şirketine gönderince, şarkı single olarak yayımlanıyor ve grup birden bire bütün müzik basınının dikkatini çekiyor. Mart 2004’te single olarak yayımlanan bu şarkı, Amerika’nın en önemli müzik dergilerinden Blender tarafından yılın en iyi single’larından biri olarak değerlendiriliyor. Bugün ünlü müzik dergisi NME tarafından Art Wave akımı içinde Franz Ferdinand ve Bloc Party ile aynı grupta gösterilen grup, kısa zamanda birçok yeni şarkı yayımlayarak herkesi şaşırtmayı başardı ve 2005 yılında çıkan “Bang Bang Rock & Roll” adlı ilk albümleri büyük beğeni topladı.
İsim Kaynağı 20. Yüzyılın Sanat Akımlarından Art Brut
Grubun isminin kaynağı, Fransız ressam Jean Debuffet’nin 20. yüzyılda Londra’yı kasıp kavuran marjinal sanat akımı Art Brut (Ham Sanat). Debuffet, eserlerinde boya ve tuvalin yanı sıra kum, çakıl, çiçek, kurutulmuş otlar, ağaç kabukları gibi sıra dışı malzemeleri de kullanarak çağdaş sanata farklı bir soluk getiren, deliliğin insan görüşünü zenginleştirdiğini savunan ve kendi kendisinin öncüsü sayılan bir sanatçıydı. Grup, bu ismi rastlantı sonucu seçmemiş. Solist Eddie Argos, tam bir sanat tutkunu; özellikle kimilerince Pop Art’ın ilk eserlerini yaptığı kabul edilen İngiliz sanatçı Richard Hamilton’a ve Van Gogh’a hayran. Nitekim, grup birinci yıldönümlerinde, Argos’un sık sık sergiler dolayısıyla ziyaret ettiği Londra’daki ünlü Tate Modern’de bir konser verdi.
Art Brut’ün çok konuşulan ikinci single’ı ise “Modern Art” adını taşıyor. “Modern Sanat, bende çılgınca rock müzik yapma isteği uyandırıyor” diyor Argos. Tate Modern’de bir Hockney eserine ya da Pompidou’da bir Matisse tablosuna bakarken kalbinin nasıl hızla çarptığını anlatıyor bu şarkıda.
Post-punk ile Brit-pop karışımı
Art Brut’ün oldukça enerjik ve bir o kadar da eğlenceli müziği, özellikle The Stranglers, The Fall, Pulp ve Blur gibi grupları akla getitiyor. Bir tür post-punk ve brit-pop karışımı ve belki de bu nedenle o kadar ilginç. Eddie Argos’un kimi zaman yarı konuşur gibi söylediği çarpıcı şarkı sözleri de büyük ilgi topluyor. Örneğin, “We Formed A Band” adlı şarkıda şöyle diyor: “Süpermarketlerden albüm almayı bırakın/ Orada yalnızca listelere giren albümler satılır/ Biz İsrail ile Filistin’in iyi geçinmesini sağlayacak şarkıyı yazan grup olacağız/ Biz doğum günü şarkısı kadar evrensel bir şarkı yazacağız/ Bu şarkıyı sekiz hafta arka arkaya Top Of The Pops’da çaldıracağız.” Tabii, onlar böyle söyleyince, o kadar ünlü ve popüler olurlarsa adları hala Art Brut mü kalacak diye merak edebilirsiniz. “O zaman Art Naif (Naif Sanat) oluruz” diyor onlar da.
“Emily Kane” adlı şarkı, bir müzisyenin, 10 yıl, 9 ay, 3 hafta, 4 gün, 6 saat, 13 dakika ve 5 saniyedir görmediği ilk kız arkadaşına nasıl hala aşık olduğunu anlatıyor. El ele tutuşmaktan başka bir şey yapmayı pek bilmeyen 15 yaşındaki iki gencin aşkının saflığından söz ediyor. “Bad Week End”de ise, popular kültürün artık ilgilerini çekmediğini, televizyonda kayda değer hiçbir şey olmadığını söylüyorlar. Bütün bu sözler size tanıdık geliyor ve bu tavrı kendinize yakın hissediyorsanız, Art Brut’ü bir de sahnede izleyin derim. Onlar aynı zamanda günümüzün en eğlenceli konser gruplarından biri.