10 Şubat 2007 Cumartesi

Jarvis Geri Döndü!


By on 23:52:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/10 Şubat 2007



Başlıktaki ünlem işareti buna ne kadar sevindiğimi anlatmaya yetmez. Bazılarının yaptığı gibi arka arkaya birden çok ünlem işareti koysam bile heyecanımın büyüklüğünü yine anlatamam. Çünkü Jarvis Cocker, 1990’larda üniversite yıllarını yaşayan birçok kişi gibi benim için de Britpop’un ünlü grubu Pulp ile özdeşti. Grup, 1979’da kurulmuştu ama büyük başarıyı 90’lı yıllarda yakaladı. Jarvis Cocker, Pulp’ı Pulp yapan o yetenekli şarkı yazarı ve muhteşem sesti. “My Legendary Girlfriend”, “I Spy”, “This Is Hardcore”, “Help The Aged”, “Little Girl (With Blue Eyes)”, “Disco 2000” gibi unutulmaz şarkılara imza atmışlardı. Hele o bir zengin kızının yeni tanıştığı gence, “Sıradan insanlar gibi yaşamak istiyorum. Senin gibi sıradan insanlarla yatmak istiyorum” dediğini anlatan “Common People” dillerden düşmezdi.

En Son 2001’de Scott Walker’ın prodüktörlüğünü üstlendiği “We Love Life” adlı albümü yayımladıktan sonra resmi bir açıklama yapmadan sessizliğe büründüler. 2003’te en sevilen şarkılarını topladıkları bir albüm çıkardılar ama yeni bir çalışmanın sinyalleri hiç gelmedi. Jarvis Cocker, “Relaxed Muscle” adlı bir projeye katılıp, Darren Spooner takma adıyla şarkı söyledi, hatta bir albüm yaptı ama bu proje kalıcı olmadı.

Dünyayı Kimler Yönetiyor?

İngiltere’de Blair’in önderliğindeki Yeni Sol hareketine kızgınlığını “Cocaine Socialism” adlı bir şarkıyla simgeleştirip Fransa’ya yerleşen Jarvis Cocker’dan, 2006 yılının sonlarında heyecan verici bir haber geldi: Solo albümünü tamamlamıştı! Pulp’ın son dönem gitaristlerinden Richard Hawley ve basçı Steve Mackey de albümde ona eşlik etmişlerdi. İlk olarak geçen aralık ayında, Live 8’in yıldönümünde, bu organizasyona eleştirel tavrını yansıtan “Running The World” adlı şarkısını internet üzerindeki Myspace sitesinde yayınladı. Şarkı tartışmalı sözleri nedeniyle radyolarda çalınamıyor ama bu sayede yüzbinlerce kişiye ulaştı. Jarvis Cocker, Live 8’i, iyi niyet taşısa bile, “sistemi içerden değiştirmeye yönelik hayırsever bir kapitalizm çabası” olduğu için eleştiriyor ve şarkısında, bir şeylerin değiştiğini sanıyorsanız yanıldığınızı, çünkü dünyayı yönetenlerin hala aynı gruptan insanlar olduğunu anlatıyor.

Jarvis Cocker, benim aklımda sadece sesinin güzelliğiyle ve yeteneğiyle değil, lafını söylemekten çekinmeyen protest tavrı, popüler kültür, siyasi ve sosyal ortam hakkında yaptığı akıllıca yorumlarla yer edindi. Üstelik, bunu yazdığı şarkılara öylesine etkileyici bir şekilde yansıttı ki, onu es geçmek zaten pek olanaklı değildi.

Jarvis, kendi adını verdiği bu ilk solo albümünde oldukça karanlık şarkı sözleri yazmış. Fakat içinde yaşadığınız dünyada olanları umursuyorsanız nasıl yazmazsınız ki? “Disney Time” adlı şarkısında, sanki bu soruya yanıt olabilecek türden bir alaycılık seziliyor. Herşeyin mükemmelmiş gibi gösterildiği parlak animasyon filmleri porno filmlerle karşılaştırarak, “Çocuklarınıza herşeyin iyi olacağını anlatın, şimdi Disney Vakti” diyor. Piyano, keman ve vokale eşlik eden koro seslerinin öne çıktığı bu şarkıda, adeta bir Morrissey tadı aldığımı belirtmeliyim.

Roma İmparatorluğu’nun Yolundan Giden İngiliz İmparatorluğu

Sözünü etmek istediğim şarkılardan bir diğeri, İngiliz İmparatorluğu’nun, çöken Roma İmparatorluğu’nun yolundan gittiğini söyleyen “From Auschwitz To Ipswich”. Şarkı, “Bu son, neden itiraf etmiyorsun?/ Auschwitz’den Ipswich’e olan biten aynı” diyerek yaşanan felaketi haber verse de, nerdeyse arabayla plaja doğru giderken bile dinlenebilecek türden neşeli bir müziği var. Aslında albümün en dikkat çeken özelliklerinden biri de bu noktada yatıyor: Çünkü hem karanlık, hem melankolik, hem de kimi zaman neşeli olabilmeyi başarıyor.

Albümün tümünü dinledikten sonra anlıyorsunuz ki, şarkıların hepsi insanoğlunun mutluluk peşindeki serüvenini anlatıyor. “I Will Kill Again”de olduğu gibi, gece herkes yattıktan sonra internete girip porno sitelerinde gezinen insanlar, “Quantum Theory” adlı şarkıdaki şu dizeleri mırıldanıyor elbette: “Herkesin mutlu olduğu bir yer/ Balıkların kılçıklarının olmadığı bir yer/ Yer çekiminin artık bize erişmediği yer/ Yalnız olmadığın bir yer”.

Albümün akılda en çok kalıcı şarkısı ise, güçlü bas ve davul sesleriyle benim de favorim olan “Fat Children”. Londra metrosunda öldürülen Brezilyalı çocuğu hatırlatan şarkıda, Jarvis’in kendisi şişman çocuklar tarafından öldürülüyor ve yoldan geçen birileri tarafından karakola götürülüyor ama karakolda kimse yok. Çünkü o sırada polisler “nedensiz bir yere bir başkasının kafasına ateş etmekle meşguller!”

Toplam 12 şarkının yer aldığı albümde, politik şarkıların yanı sıra, aşk şarkıları da var elbette. Bunlardan en güzeli “Baby’s Coming Back To Me”. Bir çocuk masalına eşlik edebilecek kadar masum, yumuşak bir müzikle başlayan şarkıda, sevgilisinin yeniden kendisine döndüğünü haber veren bir erkeğin sesini dinliyorsunuz. Acaba gerçekten dönüyor mu sevgilisi ona? Merak ediyorsanız, şarkıyı dinlemeniz gerek.

Bu arada, “Running The World” adlı şarkının albümde gizlendiğini hatırlatmalıyım. “Quantum Theory” bittikten sonra yaklaşık 25 dakika boşluk bırakılmış. Dünyayı hala kimlerin yönettiğini tüm açıklığıyla duymak istiyorsanız, o sürenin bitmesini bekleyin. Jarvis yine sözünü hiç sakınmamış!

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate