© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/21 Temmuz 2007
Elektronik dans müziğinde trendler yaratan, canlı performansları en büyük kalabalıkları toplayan, Grammy ödüllü bir grubun yeni albümü yayımlanınca ne olur? Beklentiler yüksek ve birbirinden değişik olduğu için albüm hakkındaki yorumlar da çok farklı olur.
Bugünlerde elektronik müzik dinleyenlere “The Chemical Brothers’ın yeni albümünü nasıl buldun?” diye sorarsanız, büyük olasılıkla “berbat” ya da “harika” sözcüklerinden birisini duyarsınız. Ben ikisini de söylemiyorum; çünkü bana göre albümler tek tek şarkılara göre değerlendirilmeli. Her albümde daha dinler dinlemez gönlünüzü kaptırdığınız şarkıların yanı sıra, ancak dinledikçe alıştıklarınız ve duymaya hiç katlanamadıklarınız bulunabilir. Bununla birlikte, İngiliz ikilinin “We Are The Night” adlı yeni çalışmasını, “Surrender” (1999) ve “Come With Us” (2002) adlı albümleriyle kıyaslayacak olursam, o düzeyi yakalayamadıklarını belirtmem gerekir.
Big Beat akımının öncüleri arasında yer alan The Chemical Brothers, 1992 yılında Tom Rowlands ve Ed Simons tarafından kurulduğu günden bu yana hızla yükselen bir başarı grafiği izledi. “Hey Boy Hey Girl”, “Setting Sun”, “Out Of Control”, “Block Rockin’ Beats” ve “Galvanize” gibi dans pistlerinin vazgeçilmez hitlerini yaratan ikili, kariyerleri boyunca her zaman sıra dışı olmayı başardı. Henüz raflarda yerini yeni alan We Are The Night, belki daha önceki albümleri kadar sıra dışı değil, fakat yine yaratıcı.
İLGİNÇ İŞBİRLİKLERİNE DEVAM
The Chemical Brothers’ı ilk albümlerini çıkardıkları tarihten bu yana 12 yıldır izliyorum. Bana göre onların müziğini en ilginç kılan şeylerden birisi, farklı müzik türlerini icra eden sanatçılarla yaptıkları ortak çalışmalar. Müzikteki serüvenci yaklaşımlarını sergiledikleri bu işbirliklerinin yeni örnekleri, bu son albümde de yer alıyor. Fas’ta çekilen video klibi son günlerde televizyonlarda sıkça yayımlanan ilk single, “Do It Again”deki vokallerde karşımıza Londralı müzisyen Ali Love çıkıyor. Ama bana göre, ancak beklentisi fazla olmayan ortalama dinleyici memnun edebilecek electro pop tarzındaki şarkı, albümde es geçilmesi gereken iki şarkıdan birisi. Diğeri ise, hip-hop dünyasının tanınmış isimlerinden Fatlip’in eşlik ettiği, basit tekrarlarıyla bıktıran “The Salmon Dance”.
Üzerinde durulması gereken ortak çalışmalar ise, elektronik müziğin son dönemde çıkış yapan İngiliz temsilcileri The Klaxons ile kaydedilen “All Rights Reversed”, Amerikalı folk şarkıcısı Willy Mason’ın seslendirdiği “Battle Scars” ve Teksaslı folk rockçılar Midlake’le yapılan “The Pills Won’t Help You Now”. Bir The Chemical Brothers albümünde duymayı beklemeyeceğiniz kadar melodik olan bu şarkı, albümü yavaş ritmiyle sakin bir tonda sona erdiriyor. Benim favorilerim ise, bozulmuş muhteşem sesleriyle derhal dikkat çeken, tamamen enstrümantal “Saturate” ve “Das Spiegel”. “Burst Generator” ve albümle aynı adı taşıyan “We Are The Night”, konserlerde kalabalıkları coşturabilir ama ne yazık ki bu albümün bir “Galvanize”ı ya da bir “Hey Boy Hey Girl”ü yok…
BIG BEAT’TEN DENEYSELLİĞE
Albümden beklediğini bulamayanlar mutlaka olacak; basında olumsuz eleştiriler çıkacağı da kesin. Fakat yazının başında belirttiğim gibi, albümü tümüyle birkaç defa dinledikten sonra, tek tek şarkıları ele alarak değerlendirirseniz, Tom Rowlands ve Ed Simons’ın hala kayda değer albümler yapmayı sürdürdüklerini düşünebilirsiniz. Kolay değil; 15 yıldır birlikte müzik yapıyorlar ve hala kült bir dinleyici kitlesine sahipler. 2005 yılında İstanbul’da da bir konser veren ikili, canlı performanslarındaki dinamizm, olağanüstü ses kalitesi ve görkemli şovları nedeniyle, bugün hala festivallerin en gözde gruplarından birisi.
Elimizde bu defa, grubun Big Beat tarzından bir parça deneyselliğe kayarak psychedelic house tarzını öne çıkardığı bir albüm var. The Chemical Brothers, sanki çılgın dans partilerinden çıkıp olgunluk dönemine girmiş gibi. Bunu asla bir eleştiri olarak söylemiyorum. Ben değişiklikleri, müzikal serüvenleri severim.