© Zülal Kalkandelen
Roll/Temmuz 2007
İçinizde kaç karakter taşıyorsunuz? “O da ne demek, ben normal bir insanım” diye yanıt verebilirsiniz. Fakat alternatif müziğin dahi yeteneği Tori Amos, bu soruya farklı yanıt vererek, “American Doll Posse” adlı son albümündeki şarkılarıyla, bir kadını yaratan beş ayrı kadın karakteri çiziyor. Her albümünde farklı temalarla karşımıza çıkan Amos, bu yeni albümünde kadınlara, aslında hepsinin kendi bölünmüş dişiliklerine sahip olduklarını, fakat bunları bastırmaya zorlanıp birisini seçmeye zorlandıkları anlatmak istiyor. Bu ilginç albümün dünya turnesine geçen ay sonunda başlayan sanatçı, 15 Temmuz’da İstanbul Parkorman’da gerçekleştirilecek Masstival kapsamında da bir konser verecek. Bu nedenle, konserden önce Amos’ın “alter ego” olarak belirlediği karakterleri tanımakta yarar var.
KADINLAR BASKILARA KARŞI ÇIKSIN
Aslında karakterleri tam olarak tanımak için albümdeki şarkılara vermek gerekiyor, ama kısa bir özet en azından bir fikir verebilir. Fotoğrafçı Isabel, Artemis’in bir yansıması ve dışarıdan bakıldığında karakterler arasında en politik olanı. Dünyayı yöneten şef ve sahtekar dostlarının bizi ne kadar kötü bir yola soktuğunu anlatan bir isyan şarkısı olan “Yo George” şarkısıyla albümü açıyor ve kapanışı da bir savaş karşıtı marş olan “Dark Side Of The Sun” ile yapıyor. Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının kraliçesi olan Persephone’a atıf yapan Clyde, hayatı boyunca yaşadığı hayal kırıklıklarıyla mücadele etmeye çalışıyor. Bazen oldukça tehlikeli durumlarla karşı karşıya gelen savaşçı Pip, Athena’yı temsil ediyor. Afrodit’e atıf yapan, aşk ve şehvete düşkün karakter Santa adını taşıyor. Son karakter Tori ise, Demeter ve Dionysos’u içinde barındırıyor, yani içinde hem erkek hem de dişi özellikleri olan bir karakter.
Her birimizin içinde bir Pip, Clyde, Isabel, Santa ve Tori olduğunu söyleyen Tori Amos, hepsine, ortaya çıkıp kendi haklarını talep etmeleri için çağrıda bulunuyor. Gerçekte baskıcılığa karşı çıkıyor ve şöyle diyor: “İçinde bulunduğumuz dünya ataerkil otorite tarafından yaratıldı. Ve ben onlardan sonra geliyorum. Biz kadınlar eğer kontrolcü ideolojilerini bizim üzerimize empoze etmeye çalışanlardan hesap sormazsak, o zaman tek taraflı empoze edilmiş bu egemenliği kabul etmiş oluruz ve bu affedilemez birşey. Yani zihninizi ve kulaklarınızı açıp kendi bütünlüğünüzün ve gerçek sizin dışarı çıkmasına izin verin. Çünkü Tori, Pip, Isabel, Clyde ve Santa’nın size söyleyecekleri var.”
“HARİKA ÇOCUK” TORI AMOS
Tori Amos, kariyerini takdirle izlediğim sanatçılardan biri. Hiçbir zaman kolaycılığa kaçmayışı, popüler olmak adına kalitesinden ödün vermeyişi, albümleri yaparken ortaya koyduğu yetenek ve yaratıcı özgünlük hayranlık uyandırıcı. Üstelik, ara başlıkta belirttiğim gibi, gerçek bir harika çocuk aslında. 1963 doğumlu sanatçı, henüz doğru dürüst konuşamazken beste yapmaya, 2.5 yaşında piyano çalmaya başlamış ve 5 yaşında harika çocuk olarak Baltimore’daki Peabody Enstitüsü’ne kabul edilmiş. Şarkı söyleyiş tarzı nedeniyle Kate Bush’a benzetilen Amos’ın, duygusal şarkılarını seslendirirken piyanoda sergilediği ustalık da takdiri hak ediyor.
Bütün bunlar Tori Amos’ın neden bütün dünyada kült bir dinleyici kitlesinin var olduğunu anlatıyor. Sanatçının konserleri, 2003 yılında Rolling Stone dergisi tarafından en iyi beşinci canlı performans olarak değerlendirildi. 2005 yılında Amerika’da verdiği konserlerin tüm biletleri de, satışa sunulduktan sonra 10 dakika içinde tükendi.
Duyduğumuza göre, turne sırasında bir de sürprizi var sanatçının: Her bir konseri albümdeki karakterlerden birisi açacak ve sonrasında sahneyi Tori’ye bırakacak. Hangisinin konseri başlatacağı ise dünyada olup bitenlere göre değişecek. Acaba İstanbul konserini kim açacak? Bence İstanbul’a Isabel yakışır. Hep birlikte, “Çöllerden dağlara, bozkırlardan kıyılara/ Bu yalnızca Kral George’un deliliği midir?/ Olmaz George!/ Bütün bir ulusu dünyanın dört bucağına taşıdın” diyen Yo George’u söyleyerek başlarız geceye…