14 Ekim 2007 Pazar

Müzik İkonları Film Ekimi’nde


By on 23:23:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/13 Ekim 2007

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın düzenlediği Film Ekimi 19 Ekim’de başlıyor! Bu yıl 6. yılını kutlayacağımız etkinlik kapsamında, yedi gün boyunca yılın en dikkat çeken filmleri gösterilecek ve birçok yeni filmin ilk gösterimi yapılacak. Bunlar arasında özellikle üzerinde durmak istediğim iki önemli film var. İkisi de, müzik dünyasının gelmiş geçmiş en karizmatik, en yetenekli ve en zor kişilikleri arasında yer alan iki müzisyenle ilgili. Birincisi, dünyanın her yerinde büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlü punk rock grubu The Clash’ın solisti Joe Strummer. Diğeri ise, post-punk akımının ömrü kısa süren ama etkisi günümüze kadar ulaşan en önemli gruplarından Joy Division’ın intihar ederek yaşamına son veren solisti Ian Curtis.

ÜST-ORTA SINIFTAN PUNK ROCK İKONLUĞUNA

21 Ağustos 1952’de Ankara’da görevli olan bir İngiliz diplomat ile İskoçyalı bir hemşirenin oğlu olarak dünyaya gelen John Graham Mellor, 23 Aralık 2002 tarihinde, İngiltere’de kalp krizi geçirerek 50 yaşında yaşama veda etti. O gün dünyadan gerçek bir yıldız kaydı… Çünkü kaybettiğimiz kişi, rock tarihinin en ilham verici müzisyenlerinden Joe Strummer’dı. Yoksulluğa, ırk ayrımına, Amerika’nın ve Thatcher’ın kapitalist politikalarına karşıydı. İnsan haklarını, çok kültürlülüğü, sol politikaları hiç yılmadan savundu. 1970’lerde efsanevi The Clash grubuyla sesini olabildiğince yüksekten ve korkusuzca dünyanın her yerine ulaştırmak için çabalarken hep olabildiğince nazikti. Hatta kimilerine göre “punk olamayacak kadar nazikti”. Oysa onun punk anlayışı, aynı dönemde nihilist ve yıkıcı punk anlayışını savunan The Sex Pistols ile taban tabana tersti. O kendine odaklanmak yerine dünya meseleleriyle meşguldü. Sosyal adalet, eşitlik ve siyasi özgürlük onun idealleriydi.

Kalabalıkları ayağa kaldıran şarkılarıyla bir punk ikonu oldu Joe Strummer. Kimileri The Clash dağıldıktan sonra ünlü müzisyenin çöküş devrine girdiğini söylese de, o kurduğu yeni grubu The Mescaleros ile kendisini yenilemeyi sürdürdü. Çünkü “Gelecek daha yazılmadı” diyordu ve insanların değişim yaratabileceğine inanıyordu.

Joe Strummer gibi bir kişiliği birkaç paragrafta anlatmak zor. Bunu birkaç saatlik bir filmde yapmak da hiç kolay değil. Strummer’ın en yakın arkadaşlarından birisi olan yönetmen Julien Temple, “Joe Strummer: The Future Is Unwritten” adlı belgesel filmde bunu yapmayı denemiş. Film Ekimi’nde ülkemizde ilk kez gösterilecek olan belgesel, daha önce kullanılmamış ses ve görüntü kayıtları, eski fotoğraflar, arşiv görüntüleri ile Strummer’ın kendi orijinal çizimlerinin yanı sıra, ona hayran olan bazı ünlü isimlerle yapılan röportajları da içeriyor. John Cusack, Martin Scorcese, Anthony Kiedis, Matt Dillon, Steve Buscemi, Johnny Depp ve Bono bu isimlerden bazıları. Basında şimdiye kadar çıkan eleştiriler, filmin Strummer’ın daha çok sahne üzerindeki müzisyen kişiliğine odaklandığı noktasında birleşiyor. Ama en iyisi filmi izleyip kendi kararımızı vermek. (20 Ekim 11.00- 24 Ekim 13.30)

GİZEMLİ BÜYÜK YETENEK: IAN CURTIS

1976 yılında İngiltere’nin Manchester kentinde kurulan Joy Division grubunun vokalisti ve şarkı sözü yazarıydı Ian Curtis. Kısa sürede büyük başarı kazanan grubun ömrü yalnızca 4 yıl kadar sürdü. Sara hastası olan ve içinde bulunduğu depresif ruh halinden bir türlü kurtulamayan Ian Curtis, kendisini asarak yaşama veda ettiğinde 23 yaşındaydı. Bir kez duyunca bir daha unutulamayacak kadar kendisine özgü, olağanüstü güzel bir sese sahipti. O sesi ilk kez radyoda “She’s Lost Control” adlı şarkıyı söylerken duyduğum anı hala hatırlıyorum. Grubun yaptığı müzik, aktif oldukları dönemde İngiltere’de yaşanan boğucu havayı, ruh daraltıcı sosyal ve siyasi ortamı, umutsuzluğu öylesine etkileyici bir şekilde aktarıyordu ki, kendilerinden sonra gelen birçok grup tarafından taklit edilmelerine karşın, bugün hala yerleri doldurulabilmiş değil; bana sorarsanız doldurulması pek de olanaklı değil…

Film Ekimi’nde izleme olanağı bulacağımız “Control” adlı film, işte bu büyük yetenek Ian Curtis’in hayatına odaklanıyor. Curtis’in eşi Deborah Curtis’in anı kitabına dayanan filmin bir özelliği de, yönetmenliği aynı zamanda grubun büyük bir hayranı olan ünlü fotoğraf sanatçısı ve video yönetmeni Anton Corbijn’in üstlenmesi. Corbijn’in siyah-beyaz çektiği bu ilk uzun metrajlı film çalışmasında, Ian Curtis’i İngiliz aktör Sam Riley canlandırıyor. Film, Ian Curtis’in bilinmeyenlerle dolu dünyasına bir parça da olsa ışık tutar mı? Bu sorunun yanıtını da yine Emek Sineması’nda alacağız. (20 Ekim 24.00- 22 Ekim 13.30- 23 Ekim 11.00)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate