© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/22 Aralık 2007
New Wave’in en ünlü grubu Depeche Mode’un (DM) solisti Dave Gahan’la özel bir telefon röportajı yapabileceğimi bildirdiklerinde, 27 yıldır onun muhteşem sesinden dinlediğimiz şarkıları hatırladım. Öyle çok ki… Bugüne kadar dünyada 91 milyonu aşkın albümü satılan efsanevi grubun karizmatik solisti o. 1995 yılında intihara teşebbüs eden, ertesi yıl aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle kalbi duran ama hayata geri dönen 45 yaşındaki sanatçı, bugün üçüncü eşi ve üç çocuğu ile daha sakin bir hayat yaşıyor. Kendisini New York’ta bulup konuştuğumuzda ise, “ruha yolculuk” olarak nitelediği son albümü “Hourglass” nedeniyle ayrı bir heyecan içindeydi.
İkinci solo albümünüz yeni yayımlandı. Nasıl hissediyorsunuz?
“Gerçekten çok iyi hissediyorum. Kendim için bir şey yapıp ortaya koyabilme duygusunu yaşıyorum. Albüm yayımlanalı birkaç ay oldu ve çok iyi tepkiler aldı. Ortaya çıkan işten memnunum.”
Solo albüm yapmak ile bir DM albümü yapmak arasında ne fark var?
“Bazı açılardan pek farklılık yok ama şarkı yazma bakımından oldukça farklı. Çünkü son birkaç yıldır, Christian Eigner (DM’un tur davulcusu) ve Andrew Phillpott (grubun tuşlu çalgılar programlayıcısı) ile birlikte çalışıyoruz, zaman zaman benim New York’taki stüdyomda buluşup fikirlerimizi tartışıyoruz. Bu albümdeki fark, ortaya atılan fikirlerin hızlı bir şekilde şarkıya dönüşmesiydi. Normalde önce şarkılar yazılır, sonra demo kaydedilir, prodüktöre gönderilir ve kayıt için plak şirketi ile konuşulur. Bu albümde böyle olmadı, hepsi aynı anda gerçekleşti. Herşeyi işbirliğiyle kendimiz yaptık ve prodüktörlüğü de üstlendik.”
DM ile yaptığınız albümlere kıyasla bu albümde daha deneysel bir çalışma yapma şansınız oldu mu?
“Kesinlikle! Aslında en büyük farkı, şarkılarla ilgili fikirler açısından çok daha fazla deneyselliğe açık olmasıydı. Normalde diğer insanlarla çalışırken kendinize sınırlamalar getirirsiniz. Oysa Andrew, Christian ve ben yeni bir şey başlattık. Kimin bir sonra hangi fikri ortaya atabileceğini bilmemenin yarattığı bir heyecan var. Yıllardır DM ile olanda ise, şarkılar yazılıp demolar kaydedildikten sonra prodüktörle stüdyoya girdiğimizde, hangi şarkıların albümde olacağı zaten bellidir ve onlar stüdyoya girmeden önce bitmiş olur. Fakat bu albümde, bizim bu konularda önceden belirlenmiş bir fikrimiz yoktu.”
“Hourglass” sound olarak daha elektronik, eklektik bir rock ve synth karışımı. Albümle ilgili olarak beklentilerinizi tümüyle gerçekleştirdiniz mi?
“Evet, yarattığımız atmosferin sınırlayıcı olmaması gerçekten önemliydi. Elektronik sesleri bazen kullanırsınız, bazen de kullanmaz ve gerçekleştirmek istediğiniz fikrin önceliğine göre davranırsınız. Bu albümde bütün boşlukları önceden doldurmamak konusunda çok dikkatliydik, prodüksiyonu abartmamaya çalıştık, bu kendiliğinden gelişen bir süreç şeklinde ortaya çıktı.”
“ARADIĞIM ŞEY HUZUR”
Şarkılarınız çoğunlukla geçmiş ve gelecek korkusu, biten aşkların yarattığı üzüntü, huzur arayışı gibi temalara değiniyor. Bunların daha çok sizin hayat deneyimlerinize dayandığını söyleyebilir miyiz?
“Sonuçta hepsi içinde bulunduğum ruhsal durumu yansıtıyor. Müzik yapmak bana göre insanın gerçek kimliğini ortaya koyma yolu. Bu albümü yapmak, kendime koyduğum bütün sınırlamaları teşhis etmemi sağladı, gerçekten aradığım şeyin huzur olduğunu ve dışarıda bulamadığım o huzuru aslında kendi içimde aramam gerektiğini gösterdi.”
Bulabildiniz mi o huzuru?
“Bu bir süreç. Bu albümü yapmak sanki zincirlerimi kırıp serbest kalmamı sağladı. Omuzlarımdan büyük bir yük kalkmış gibi hissettim. Aslında bunu ilk solo albümüm “Paper Monsters”ı yaptığımda da hissetmiştim ama bu albüm çok daha doyurucu oldu.”
Sizi daha çok insan doğasının karanlık yönleri mi esinlendiriyor?
“Kesinlikle melankolik biriyim. Sık sık kendimi o melankolinin içinde buluyorum. Bir yandan da şükran duyacağım çok şey olduğunu görüyorum. İyi bir yaşantım var, ama bazen melankoli içinde yine o huzur bozucu noktaya geri dönebiliyorum. Fakat asıl esinlendiğim şey üzüntü değil. Bazen duygulardan kaçmak yerine onlara sahip çıkmak en zor şeydir. Benim için önemli olan, böyle bir durumdan yaratıcı bir şekilde çıkış yolu bulmak.”
“Deeper & Deeper” adlı şarkının müziği de, sizin oradaki hırçın ses tonunuz da çok etkileyici. Kendinizi bu şarkıyı konserlerde söylerken hayal ettiniz mi hiç?
“Birkaç kere New York’ta çaldık aslında. AOL, iTunes ve Sirius adlı radyo için performanslar kaydettik. Bunlar yakında internet üzerinde olacak. Kayıtlar için bir grup oluşturduk. Çok eğlenceliydi.”
Seyirciler arasındaki bayanlar, siz “İstediğim zaman sana sahip olacağım,” deyince deliye dönmediler mi?
“Bazıları döndü! O şarkı müstehcen gerçekten.”
Kadınlar ve hatta bazen de erkekler tarafından böylesine çekici bulunmak nasıl bir his?
“Çok güzel. Benim bir özelliğim bu. O şarkıyı yazdığımda dinleyicilerin onu benimle ilişkilendireceklerini düşünmüştüm. Seksapeli oldukça yüksek bir insan olduğumun farkındayım ve bunun performanslar sırasında ortaya çıkmasına her zaman izin vermek istedim.”
HEM SOLO KARİYER HEM DEPECHE MODE
2003 yılında, DM’un “Playing the Angel” adlı albümünde ilk kez sizin besteleriniz de yer aldı ve ilk kez o yılki turnede bu şarkıları da söylediniz. Herhalde müthiş bir tatmin duygusu yaratmıştır sizde...
“Harika bir histi! Hep olmasını istediğim şeydi ama nasıl hayata geçirebileceğimden emin değildim. Sanırım olması gerektiği anda da oldu. Zamanı gelmişti.”
Geçmişte madde ve alkol bağımlılığı nedeniyle ciddi sorunlar yaşadınız ama sonuçta bunların üstesinden gelmeyi başardınız. Bugünlerde hayatınız nasıl?
“Şu anda çok normal bir yaşantım var ve bundan çok mutluyum. Bir ailem var, eş ve baba olmayı seviyorum. Artık bir şekilde yapmayı sevdiğim işi evdeki hayatımdan ayırabilir duruma geldim. Evdeki yaşantım benim için çok değerli, o olmadan diğerini de sürdüremem. Bu hale gelmesi zaman aldı. 1990’larda kendi hayatımdan kaçarak çok zaman harcadım ve bunun nedenini hala bilmiyorum. Fakat artık anladım ki, yaşadığınız hayat, bulunduğunuz noktada olabilmek için mücadele ettiğiniz en büyük zorlukların bir parçası ve o hayat her zaman istediğiniz gibi olmayabilir.”
Bundan sonraki müzikal kariyerinize yine DM ile devam edip bir yandan da solo albümler yapmayı sürdürecek misiniz?
“Evet. Artık birlikte çalışmak için diğer müzisyenlerden daha çok öneri alıyorum. Yaptığım işlerde çok seçiciyim, ama kesinlikle herşey her zaman önce DM’la başlar. Muhtemelen bundan sonraki çalışmam da onunla ilgili olacak.”
Geçmişte DM’un artık devam edemeyeceğini düşündüğünüz anlar çok oldu mu?
“Grup elemanları olarak artık birlikte yapacağımız başka bir şey kalmadığını hissettiğimiz birçok durum söz konusu oldu. Ama bu gelip geçen bir şey. Aynı insanlarla benim çalıştığım kadar uzun bir süredir çalışıyor olsaydınız, inanın bunu normal bulmazdınız.”
Grupta şu anda durum nasıl?
“Herşey iyi. Martin yeni şarkılar yazıyor. Diğer yandan Andrew, Christian ve ben ocak ayında yeni şarkılar yazmak için bir araya gelmek üzere hazırlanıyoruz. Bir noktada Martin ile benim yeni albüm konusunda konuşacağımızı düşünüyorum.”
“Keşke ben yazmış olsaydım,” dediğiniz bir DM şarkısı var mı?
“ ‘Condemnation’, ‘In Your Room’… ‘Enjoy The Silence’, hala en sevdiklerimden birisi. ‘Somebody’ çok güzel bir şarkı. Epey var aslında…”