
© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/15 Kasım 2008
“Bir esinti kadar serin, yumuşak olabilirim. Ama ben ağaçları yerinden söken bir kasırga olacağım...”
Grace Jones, yeni albümü “Hurricane”de böyle anlatıyor kendisini. Müzik dünyasında yılın en heyecan verici olaylarından birisi bu: 1980’lerin unutulmaz ikonu, 20 yıl aradan sonra yeni bir albümle yine sahnede!
Grace Jones ismi, çoğu kişinin aklına ilk anda muhteşem bir androjen imaj getirir. Biraz ürkütücü, ancak karikatürlerde görülebilecek kadar çarpıcı bir imajdır bu. Afrikalı kadının seksapelini sembolleştiren heykel gibi bedeni ve provokatif tavrı ile gerçekten bir örneği daha olmayan bir kişilik Grace Jones. Ama doğrusu, bu ismi duyunca benim aklıma ilk gelen şey, o etkileyici kontralto ses...
DİSKO KRALİÇESİ
Bugün 60 yaşında olsa da, bana göre, Disko Kraliçesi hâlâ Grace Jones’dur. Medyada bu ünvan hep çok satışlı Madonna’ya yakıştırılır, oysa Grace Jones’un yanında onun zayıf sesi de, artık klişeleşen performansı da sönüktür.
Bunun aksini düşünen varsa, Grace Jones’un son albümünü dinlemeli. Bir de tabii, bu yılki Meltdown Festivali’nde gerçekleştirdiği performansı internette izlemek gerekir. Grace Jones dışında kimsenin o yaşta öyle dinamik bir performans sunabileceğini sanmıyorum.

Grace Jones, “Hurricane”de ağırlıklı olarak bilinen müzikal tarzını sürdürüyor. Yine ritimlere tutsak; yine geçmişte birlikte albümler yaptığı reggae prodüktörleri Sly & Robbie ile çalışmış. Afrika reggae ritimlerinin disko ve new wave ile bütünleştirildiği electro-funk türünde şarkılar dikkat çekiyor.
Ayrıca albümde belirgin bir Massive Attack etkisi söz konusu. Trip-hop’u rock ile bir araya getiren “Corporate Cannibal”, bunun en iyi örneği. Massive Attack’ın eski üyelerinden Tricky’nin albüme katkı yapmış olması da, bu durumu yeterince açıklıyor zaten.
Bunların yanı sıra, albüme en önemli etkiyi prodüktör kuşkusuz Brian Eno yapmış. Gerçek bir yaşayan efsane Eno. Elini neye değse, sonuç mükemmel oluyor... Kanımca “Devil In My Life”, bugüne kadar klasik müzikle trip-hop’u en güzel şekilde buluşturan şarkı.
TİCARİ YAMYAMLARA ELEŞTİRİ
Albümün tema açısından en ilginç şarkısı ise “Corporate Cannibal”. Grace Jones, ancak korku filmlerinde duyulabilecek türden bir ürpertiyi yaratan ses tonuyla söylüyor şarkıyı. “Piyasada iş yaparım; erkek, kadın, çocuk, herkes hedeftir. Adı sanı olmayan bir yığın insan daha az yokluk için daha çok öder; ben tüketicilerimi tüketirim,” diyen bu dehşet verici ses, elbette 21. yüzyılın ticari yamyamlarından başkası değil...
“Love You To Life”ı haftalarca komada kalan eski bir sevgilisi için yazmış Grace Jones. Daha önceki albümlerinde olmadığı kadar özel hayatından söz ediyor bu albümde. Başka birisi olsa, bunun nedeni, 60 yaşın getirdiği rahatlıktır derdik, fakat hiçbir zaman kimsenin ne düşündüğünü umursamadı o... Hayatı her zaman kuralların dışında yaşadı. Çıkardığı skandallar nedeniyle insanlar onu hep eleştirdi. Ama Grace Jones’un isyankarlığının gerisinde ne olduğuyla pek de ilgilenmedi kimse.
Çok dindar bir ailenin kızı olarak Jamaika’da doğdu Grace. Dedesi gibi babası da kilisede çalışan bir din görevlisiydi. 13 yaşına geldiğinde ailece New York eyaletine taşındılar. Burada gittiği okulda tek siyahi öğrenci oydu. Uzun boyu, aksanı ve afro saçlarıyla kendisini hep “öteki” olarak hissetti.
Şarkı söylemeyi seviyordu ama sadece kilise korosuna katılmasına izin vardı. Çünkü ailesinin bağlı olduğu kilise, insanların yeteneklerini sadece tanrı için kullanmaları gerektiğini söylüyordu. Syracuse Üniversitesi’nde tiyatro derslerine devam etti. Ama artık kilise korosuna gitmesi de yasaklanmıştı. Nedeni, erkek kardeşinin eşcinsel olduğunun ortaya çıkmasıydı. Sonunda bir gün kendi yolunu çizmek üzere motosikletli bir gruba takılıp evden ayrıldı...

1977’de ilk albümünü çıkardı. Bir dizi kalitesiz filmin yanı sıra, Conan ve James Bond gibi büyük filmlerde rol aldı. Fiziksel özellikleri nedeniyle, hep vampir, transseksüel, sado-mazo katil rolleri önerildi. Fotoğrafçı Jean-Paul Goude ile ilişkisi, hayatındaki dönüm noktalarından biriydi. Goude, Grace’in androjen imajını cilalayıp başka dünyadan gelmiş bir yaratığa dönüştürdü.
1989’a kadar toplam 9 albüm yaptı. Son 20 yıldır daha çok moda dünyasına daldığı için herkes bittiğini düşünüyordu. Ama şimdi tüm gücüyle yeniden esiyor. O yine bildiğimiz Grace; akıllara durgunluk veren ve önüne geleni savuran Grace...
O ayrıksı bir kasırga...