© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet Hafta Sonu/ 25 Temmuz 2009
Geçen hafta İstanbul Park'ta Rock’n Coke'un altıncısı yapıldı. İlk gün gece yarısı 00.45'te sahneye çıkan The Prodigy de, kalabalığı coşturan gruplardan biriydi.
Konserin hemen öncesinde grubun üyeleri Liam Howlett, Keith Flint ve Maxim Reality ile kuliste sohbet ettik.
MÜZİĞİN KATI KURALLARI YOK
Mart ayında New York konserinize gelmiştim. Dinleyiciler arasında genç bir Asyalı çift vardı. İşin ilginci, 6 aylık bebekleri de yanlarındaydı. Çok yaygın bir dinleyici kitleniz olduğunu biliyorum ama o kadarı da garipti...
Liam: Gerçekten bebek mi vardı? The Prodigy 'nin müziği kesinlikle bebeklere uygun değil!
Dinleyici kitlenizin son derece karma bir karakteri var. Bunun nedeni ne?
Maxim: Biz hep sınırlara karşı olduk. Müziğimize de bunu yansıttık. Bunun etkisi olabilir.
Keith: Sahneye en yakın yerler her zaman en ateşli hayranlarındır. Onların arkasında herkes yer alabilir. Biz konserimize gelecek insanlar için herhangi bir kural belirlemiyoruz.
Bu sorum Keith’e. “Konserdeki kalabalıklar benim yakıtım,” dediğinizi okumuştum. Konser dinleyicisi ile aranızda nasıl bir ilişki var?
Keith: Dediğim doğru değil mi? Dinleyici yaptığınız müziğe tepki veriyor. Onlardan aldığınız enerjiyle daha canlı çalmaya başlıyorsunuz.
Maxim: Ortaya çıkan enerjiyi paylaşıyoruz. Müzik statik bir şey değil. Bir konserin dinamizmini belirleyen en önemli faktörlerden biridir dinleyici tepkisi. Onu hissedemediğinizde, siz de karşılık olarak fazla bir şey veremezsiniz.
Gelecek yıl 20. yıldönümünüzü kutlayacaksınız. Geriye dönüp baktığınızda, bütün bu dönem içinde kendinizle en çok gurur duyduğunuz şey ne?
Liam: İşler kötü gittiğinde bile gitmek istediğimiz yoldan hiç dönmedik. Bu ilkeden hiç vazgeçmedik.
Maxim: Daha iyisini başarabilmek için gerektiğinde ödün verebildik ve böylece yolumuza devam ettik.
The Prodigy, Big Beat akımının yaratıcılarından biri olarak elektronik müziği en çok etkileyen gruplardan biri. Bu türün bugünkü durumunu nasıl buluyorsunuz?
Liam: Oldukça güçlü. Çok iyi albümler çıkıyor, başarılı gruplar var. Birçok rock grubu, elektronik müziği de işin içine katan çalışmalar yapıyor. Bize göre müziğin katı kuralları yok. O nedenle bunların olması sevindirici. Bugün eski rave kültürünün varlığından söz etmek olanaklı değil, ama hâlâ yeraltında süren deneysel çalışmalar var. Bu da sağlıklı bir durum.
“SADECE KENDİMİZE KARŞI SORUMLUYUZ”
Placebo’nun solisti Brian Molko, “The Prodigy, punk etkisindeki çoğu gruba göre tavır olarak daha punk,” demişti. Katılıyor musunuz buna?
Liam: Pek değil. Bu bir övgü tabii, ama müziğimizle ilgili değil. Yalnızca bir tavır olarak söz konusu olabilir, değil mi Keith?
Keith: Evet, doğru... Bizim için önemli olan inandığımız yoldan dönmemek. İşimizi kendi bildiğimiz yöntemlerle yapıyoruz. Başkası bizim için ne düşünecek diye endişelenmiyoruz. Sadece kendimize karşı sorumluyuz. Biz ruhumuzu asla satmadık.
Liam: Bu, grubun kabul ettiği etik bir kural...
“The Fat of the Land”, 90’ların gençliğini etkileyen en önemli albümlerden biriydi. Yayımlanışından 13 yıl sonra onu yeniden dinlediğinizde nasıl buluyorsunuz?
Liam: Çok etkili şarkılar var orda ama bana göre bütünlüğü olmayan bir albümdü o. Bazı sivri yönleriyle öne çıkmıştı. Oysa yeni albümümüz, kendi içinde çok daha uyumlu bir bütünlük taşıyor.
Keith: Geçmişte bizi temsil eden bazı şeyleri geride bıraktık...
Onları geride bıraktıysanız, geldiğiniz yeni yer neresi?
Keith: Demek istediğim, geçmişte yaşayamazsınız. Yenilikler yapabilmek için eskileri aşmanız gerekir. Biz rave kültürünün içinde ortaya çıktık, fakat dinozor gruplardan değiliz. Günü yakalamak istiyoruz. Ama bunları söylerken, o albümün önemini azaltmaya da çalışmıyorum.
Maxim: BBC Radio 1 geçenlerde bir yayınında albümün tümünü çaldı. Hâlâ çok etkili bir albümdür. Yayımlandığı zaman aldığı tepkileri düşünürseniz, bugün tümüyle çalınıyor olması hayli ilginç.
Bu sorum da Keith’e. Firestarter ilk yayımlandığında büyük tepki aldı. Hatta bazı televizyon kanalları klibi göstermeyi reddetti. Görüntünüz nedeniyle koparılan fırtına için bugün ne diyorsunuz?
Keith: Sadece gülüyorum. Olanları hiç anlamadım. Bana göre hepsi saçmalık...
Liam: Keith, o fırtınanın koparıldığı zaman da şimdikiyle aynı insandı...