© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/17 Ocak 2010
New Wave’in efsane grubu Depeche Mode (DM), 30. kuruluş yıldönümünü kutladığı 2010 yılında ilk konserini Berlin’de verdi. Geçen hafta sonu O2 Arena’da gerçekleşen muhteşem konseri ben de yerinde izledim. Yetkililerden öğrendiğime göre, tamamen dolu olan salonda, o akşam 18 bin kişi vardı.
Grubu daha önce Amerika’da ve İstanbul’da canlı dinleme olanağı bulmuştum. Ancak bu son konserden sonra şunu söylemeliyim ki, Depeche Mode’u Berlin’de görmek, kesinlikle bambaşka bir deneyim!
Son teknolojiyle donatılan O2 Arena’nın büyüklüğü değildi bu farkı yaratan; çünkü daha önce New York’ta da Madison Square Garden konserine gitmiştim. Berlin’in farkı, dinleyicinin konsere katılımdaki coşkusuydu.
O çoşku, konseri, 18 bin kişinin her şarkıya hep beraber eşlik ettiği dev bir partiye dönüştürdü. Herhalde ömürlerinin 30 yılını sahnede geçiren müzisyenler için bundan daha güzel bir kutlama olamazdı.
SADIK HAYRANLAR
-5 derecedeki dondurucu soğukta evlerinden çıkıp konsere gelenler, yalnızca Almanlar değildi. Berlin, geçen hafta sonu, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen DM hayranlarıyla doluydu.
Bilenler bilir; çok sadık bir hayran kitlesi vardır Depeche Mode’un. Konserden önceki gün, fan kulüplerinin Fritz Club’da düzenlediği partiye katıldığımda, buna bir kez daha tanık oldum.
Özellikle Dave Gahan’ı hem görüntüsüyle hem de sahnedeki danslarıyla taklit etmeye çalışanlar çoğunluktaydı. Hep birlikte şarkılar söylendi, duvardaki dev ekrandan grubun videoları izlendi, dans edildi. Artık herkes asıl şova hazırdı!
KONSER ÖNCESİNDE GRUP ÜYELERİYLE BULUŞMA
Ertesi akşam, konserden önce grup üyeleriyle tanışma amacıyla yapılacak kısa buluşmaya davetliydik. EMI Music Türkiye Pazarlama Müdürü Arzu Güldiken’le birlikte katıldığımız bu davette şunu bir kez daha fark ettim: Bizde de örnekleri görülen bu tür organizasyonlar, diğer ülkelerde tam amacına yönelik bir şekilde uygulanıyor.
Türkiye’de, “meet and greet” denilen bu davetlere, nedense magazinel bir yaklaşımla, konuyla ilgisiz birtakım ünlüler çağrılır. Oysa DM için yapılan ve 18 kişinin katıldığı buluşmada, radyo programcıları, müzik yazarları ve sektörün temsilcileri vardı.
Dave Gahan, Martin Gore ve Andrew Fletcher, sahne arkasına birlikte geldiler, herkese tek tek merhaba deyip el sıkıştılar. Anı fotoğrafları çekildi ve sonra konsere geçildi.
30 YILDIR AYNI CANLILIK
Biz sahne arkasındayken konserin açılışını yapan Nitzer Ebb performansına başlamıştı. İngiliz endüstriyel dans grubunu ilk kez konserde izledim. Çok başarılı bir performans gerçekleştirdiler.
Depeche Mode’un ise, dünyanın en iyi konser gruplarından biri olduğuna hiç kuşku yok. Berlin konseri de, grubun 30 yıl önceki kadar canlı ve güçlü olduğunu bir kez daha kanıtladı. İnanılmaz ama, ne Martin Gore’un yazdığı şarkılar eskiyor, ne de Dave’in o müthiş sesi yaşlanıyor...
Grup, “Sounds of the Universe” adlı 12. stüdyo çalışması için çıktığı turneyi sürdürdüğü için, şarkı listesini de bu albümle eskilerin bir karmasını yaparak oluşturmuş. Berlin konserinin açılışını yapan şarkı, son albümden “In Chains”di. Arkasından yine aynı albümden “Wrong” ve “Hole to Feed” geldi.
“Walking in My Shoes”, “It’s No Good”, “Policy of Truth”, “World in My Eyes”, “Stripped”, “In Your Room”, “Personal Jesus” elbette çalındı.
Konserin en heyecanlı dakikaları ise, her zamanki gibi “Enjoy the Silence” ve “Never Let Me Down”da yaşandı. Binlerce kişinin kollarını havaya kaldırıp Dave’e eşlik ettiği anlar, sanırım salondaki herkesin hayatının en unutulmaz anları arasındaki yerini aldı.
KONSER SONRASINDAKİ PARTİ VE PARLAYAN MARTİN
Beni en mutlu eden şarkılardan biriyse, Martin’in söylediği “Home” oldu. Belki Martin’in sesini de sevdiğim için, belki konsere ayrı bir hava getirdiği için,,,
Konserden sonra O2 Arena’daki Blue Room’da düzenlenen partide Martin’in kendisine de söyledim bunu. Sahneye çıkarken yüzüne ve boynuna sürdüğü pırıltılara atıf yapıp, her zaman parladığını söyledim. Güldü. Elbette pırıltı, olağanüstü performansı için bir metafordu...
Martin’e şubat ayından sonra turneye devam edip etmeyeceklerini de sordum. Aslında amacım, Dave’in sağlık sorunları yüzünden iptal edilen İstanbul konseri için ufak da olsa bir şans var mı, onu anlamaktı. Türk hayranları üzülecek ama, turnenin devamı için “Sanmıyorum,” dedi; zaten çok uzun zamandır sürdüğünü söyledi...
O akşamki partiye Dave katılmadı, Andrew Fletcher da kendisini pek iyi hissetmediği için gelemedi. Sonuçta, bütün gece herkesle konuşup tanışma görevini Martin üstlendi.
İki saatlik konserin ardından yeniden sokağın ayazına çıkan müzikseverler, sanki daha az üşüyor gibiydi. Depeche Mode’un sahnedeki yüksek enerjisi herkesin içini ısıtmıştı.
Ama grubu ayakta tutan da hayranların coşkusuydu. Geçirdiği onca kaos dolu yıla, bütün çekişmelere, krizlere, Dave’in sağlık sorunlarına karşı, 30 başarılı yılı geride bıraktı Depeche Mode. Nice yıllara diyoruz!