© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 18 Mart 2010
İstanbul, 19 Mart’ta alternatif müzik sahnesinin önemli bir grubunu ağırlıyor.
Kurulduğu ülke İngiltere’den daha çok Avrupa’nın diğer ülkelerinde kült bir dinleyici kitlesine sahip olan Piano Magic, cuma akşamı Babylon’un konuğu.
Türkiye’de ilk kez 2007’de Radar Live festivalinde dinleyicilerle buluşan Piano Magic, aynı yıl Babylon’da unutulmaz bir konser vermişti. Albümleri ülkemizde bulunmayan bir grup olarak gördükleri ilgi dikkat çekiciydi.
Konsere gelenlerin kaçı daha önce Piano Magic albümlerini dinlemişti bilmiyorum. Ama o akşam salona yayılan enerji öylesine güçlüydü ki, grubun müziklerini ilk kez duyanları bile sarsacak nitelikteydi.
Benzer bir deneyimi, bu kez daha etkili bir şekilde yaşayacağımızı düşünüyorum. Çünkü Piano Magic, bilinen şarkılarının yanı sıra, Ekim 2009’da yayımladığı “Ovations” adlı albümden yeni şarkıları da çalacak. O albüm ki; geçen yılın en iyilerini sıraladığım listede 1 numaradaydı.
Nedir Piano Magic’in müziğini bu kadar iyi yapan?
Grubun kurucusu ve vokalisti Glen Johnson’ın kaleme aldığı, bir duygu ve bilgi birikiminden süzülüp gelen şiirsel şarkı sözleri mi? Yoksa kaliteden hiç ödün vermeyen müzikal duruş mu? Elbette dinler dinlemez insanı içine çeken o müziği yaratan şey, bu ikisinin özgün karışımı...
1996’da kurulduğu günden bu yana, çeşitli müzik tarzlarında ürün veren, deneysel çalışmalara yakın duran bir grup Piano Magic. Organikle elektronik sentezini yansıtan müziklerinin ambient-pop, indietronica, post-rock, ghost rock vb. farklı şekillerde açıklanması da bundan...
Bütün bu tanımlamaların mutlaka ortak bir noktası bulunacaksa, belirgin bir melankolizmden söz etmek gerekir. Müzikleri, açık bir Joy Division etkisinin yanı sıra, etkilendiklerini söyledikleri Dead Can Dance, New Order, The Durutti Column, Disco Inferno, Felt, This Mortal Coil ve Cocteau Twins'in her birinden izler taşıyor.
Şarkılarındaki karanlığın derecesi bazen yoğunlaşsa da, an geliyor bir dinginlik yansıyor melodilerden. İnsanın kendi iç dengesini bulması gibi, onların albümleri de kendi içinde hassas bir denge kuruyor.
Piano Magic’in müziğindeki karanlık, dışarıya yıkıcı bir agresiflik olarak değil, herkesin kendisini yakın hissedebileceği kadar zarif bir hüzün olarak yansıyor...
Örneğin “Ovations”ın açılış parçası “The Nightmare Goes On”da vokalde Dead Can Dance’den Brendan Perry’nin muhteşem sesini duyuyoruz. Perry’nin sesinin titreşimleri, hiç bitmeyen bir kabustan söz edeken bile öylesine ölçülü ki, ancak saygı duyulur bu ustalığa.
“March of the Atheists”te din adına yapılan kanlı savaşları anlatan Glen Johnson’ın sesinin sakin kararlılığı da bir o kadar etkileyici...
Cuma akşamki konserde, gruba, vokalde Radar Live'da dinlediğimiz Angele David-Guillou’nun da ipeksi sesiyle eşlik edeceğini belirtmek gerek.
Şu bir gerçek ki; ister vokalli olsun ister vokalsiz, Piano Magic ne çalarsa çalsın, müzikleri adeta büyülüyor dinleyenleri. Glen Johson, yıllar önce “Music won’t save you from anything but silence” adlı bir şarkı yazmıştı. Doğru; ama o rahatsız edici sessizliği bozmak da az şey mi?
_
Grubun son albümünde yer alan "On Edge" adlı şarkının videosu:
Piano Magic : 'On Edge'
Piano Magic | MySpace Music Videos
-