© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 9 Ekim 2010
Roger Waters, ‘The Wall’un 30. yıl turnesini çarpıcı bir savaş karşıtı etkinliğe dönüştürüyor
NEW YORK- Bugüne kadar çok savaş karşıtı gösteriye tanık oldum ama en etkileyicisini bu hafta New York Madison Square Garden’da izledim. Gösterinin ev sahibi, efsanevi progresif rock grubu Pink Floyd’un ana şarkı yazarı, vokalist ve gitaristi Roger Waters’dı. Gelmiş geçmiş en önemli rock albümleri arasında yer alan “The Wall”un 30. yılını kutlamak amacıyla çıktığı turneyi müthiş bir savaş karşıtı etkinliğe dönüştürmüş Waters!
“The Wall”u uzun uzun anlatmaya gerek yok elbette. 1979 yılında yayınlanan bu olağanüstü rock opera, müzik tarihine tüm dünyada en çok satılan ilk beş albümden birisi olarak geçti.
Ancak kısaca söylemek gerekirse, Pink Floyd’un diğer çalışmaları gibi, bir konsept albümdür bu da. Toplumdan soyutlanmış, çeşitli korkuları ve yetersizlikleri olan Pink adlı bir rock yıldızının bunalımını konu edinir. Babasını savaşta kaybetmiş, aşırı korumacı annesinin baskısı altında kalmış, okulda herkesin dalga geçtiği bir figür olmuştur. Yaşadıklarının etkisiyle yavaş yavaş akıl sağlığını kaybeder ve kendisi ile dış dünya arasında hayali bir duvar örmeye başlar.
Roger Waters’ın hayatı ile pararellik gösteren olayları anlatır “The Wall”. Ancak albüm kişisel bir öyküden yola çıksa da, temayı bu turnede daha geniş ve siyasi bir yorumla ele almış ünlü müzisyen.
Gençken korkuları yüzünden kendisi ile toplum arasında kurduğu duvarın benzerini, bugün bütün insanların dinsel, ideolojik ve etnik farklılıkların etkisiyle diğerlerine karşı kurduğunu söylüyor. 30 yıl önce bir müzisyenin ardına gizlendiği duvar, bu turnede artık farklı olanı ötekileştiren herkesin duvarı...
Sahneye Kurulan Dev Duvar
Konser salonuna girdiğimiz anda sahnede bir bölümü inşa edilmiş beyaz bir duvarla karşılaştık. Zaman ilerledikçe o duvar yükseldi ve “Goodbye Cruel World”ün sonuna doğru Waters, “Fikrimi değiştirmem için söyleyebileceğin hiçbir şey yok” dediği anda son tuğla da yerine kondu. Ve 73 metre eninde, 10.5 metre boyundaki duvar, müzisyenlerle izleyicilerin arasında kocaman bir set oldu...
Aynı zamanda üzerine görüntülerin yansıtıldığı dev bir ekran görevi gören duvarda, “Bring the Boys Back Home” çalarken eski ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower’ın 1953 yılında yaptığı “Barışa Bir Şans” başlıklı konuşmadan alınan savaş karşıtı sözler yer aldı.
Savaşta ölenlerin fotoğrafları ekranda görününce, her bir tuğla, kaybedilen bir insanı temsil eder hale geldi. Afganistan ve Irak savaşlarına büyük tepki duyan Amerikalıların en çok alkışladığı anlardan birisi de buydu...
"Comfortably Numb”ı bir stadyum dolusu insan birlikte söyledi. Bu parçanın muhteşem gitar solosunda Waters’ın tuğlalara yumruğuyla vurmasıyla duvar dijital olarak yıkılmış gibi göründü ama aslında yerinde duruyordu. Asıl yıkılışı, albümde Pink’in korkularıyla yüzleştiği “Trial” parçasının sonunda Waters’ın “Yıkın duvarı” diye bağırmasıyla oldu. İki saat boyunca üst üste dizilen tuğlalar, bir anda dumanlar arasında yerle bir oldu.
Roger Waters’ın umduğu gibi insanlık, dini, siyasi ve etnik köken farklılıklarına dayalı nefrete son verip duvarları yıkabilecek mi bilmiyorum; ama dilerim herkes bu büyük gösteriyi izleyebilsin.
Ben turnenin New York’taki iki konserinden birine yer bulmak için beş ay önceden harekete geçtim. Ama bütün çabaya değdi. Daha önce gördüğüm hiçbir şeyle kıyaslayamayacağım bir deneyimdi. Çalınan her notası, kullanılan her ışığı ve görüntüsüyle bir konserin çok ötesinde, baştan sona mesajlarla dolu eşsiz bir gösteriydi. İnsan aklının ve yaratıcılığının önünde bir kez daha saygı ile eğildim.
------
KONSERDEN NOTLAR
Savaştaki insan kaybını protesto
-Konserde, sivillerin ve askerlerin savaştan sonra nasıl benzer şekilde travma geçirdiklerini anlatan “Goodbye Blue Sky” çalarken, dev ekranda bombardıman uçağı B-52’lerden bomba yerine bazı semboller atılıyor. Bunlar arasında, haç, orak çekiç, mercedes ve shell logoları, dolar işareti, ay ve yıldızın yanı sıra, Museviliğin sembolü olarak bilinen “Davud’un Yıldızı” da var. Bu nedenle Roger Waters, ABD’nin ünlü Yahudi örgütü Anti-Defamation League’in (İftira Karşıtı Birlik), anti-semitizm suçlamalarına hedef oldu. Waters, buna karşı verdiği yanıtta, bu sembollerde gizli bir amaç olmadığını, asla belli bir grup insanı hedeflemediğini; ancak dini, politik ve kültürel çatışmaların insanlar arasında sadece düşmanlığı teşvik ettiğini anlatmaya çalıştığını söyledi.
-Kendi babasını 1944’te 2. Dünya Savaşı’nda kaybeden Roger Waters’ın bu turnedeki ana hedefi, günümüzde hâlâ devam eden savaşların yıkıcılığına dikkat çekmek ve yakınlarını yitirenlerle evrensel bir dayanışma yaratmak. Waters, bunun için kendi sitesinde bir duyuru yayınlayarak, savaşta sivil ya da asker yakınını kaybedenlerden, kısa bir mektupla birlikte ölenlerin fotoğraflarını göndermelerini istedi. Bu fotoğraflar, konser sırasında Waters’ın babasının fotoğrafıyla birlikte ekranda savaş protestosu olarak yayınlanıyor.
ROGER WATERS'IN SON BÜYÜK TURNESİ
-Pink Floyd’un 11. stüdyo albümü “The Wall”, 30 Kasım 1979’da yayımlandı ve bugüne kadar tüm dünyada 30 milyon kopyası satıldı.
-Pink Floyd, 1980-81 arasında çıktığı turnede, dünyada sadece dört kentte Los Angeles, New York, Dortmund ve Londra’da albümü canlı yorumladı. Fakat o dönemde biletleri 12 dolardan satılan konserler, dev prodüksiyon masraflarını ve turne giderlerini karşılamaya yetmedi. Sonunda grubun zararı yarım milyon dolara ulaşınca turnenin devamı gelmedi.
-Pink Floyd’un dağılmasından sonra, Roger Waters, The Wall’un tümünü ikinci kez, Berlin Duvarı’nın yıkılışı nedeniyle 21 Temmuz 1990’da Potsdamer Platz’da verdiği konserde çaldı.
-Roger Waters, bu yıl albümün 30. yılını kutlamak amacıyla 15 Eylül’de Kanada’nın Toronto kentinde son The Wall turnesini başlattı. 29 Haziran 2011’de Manchester’daki konserle bitecek olan turne, aynı zamanda 66 yaşındaki Waters’ın da son büyük turnesi olacak.
-Bu turnede Roger Waters’a eşlik eden müzisyenler şöyle: Graham Broad (bateri); Dave Kilminster (gitar); G.E. Smith (gitar ve bas); Snowy White (gitar); Jon Carin (klavye); Harry Waters (hammond org); Robbie Wyckoff (vokal); Jon Joyce, kuzen müzisyenler Mark Lennon, Pat Lennon ve Kipp Lennon (geri vokal).
----