© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet/ 16 Şubat 2011
Macy Gray’in konseri aylar öncesinden basına duyurulurken “İstanbul’da bir diva” başlığı seçilmişti. 43 yaşındaki Amerikalı sanatçı, kendine özgü sesi ve yorumuyla, gerçekten de R & B ve soul müziğin en yetenekli isimlerinden.
Albüm çalışmalarını yakından izlememe karşın, kendisini sahnede ilk kez canlı dinledim ve diyorum ki; Babylon’da bugüne kadar gördüğüm en güzel konserlerden biriydi.
Macy Gray ve beş kişilik ekibi, o akşam “İyi bir sahne performansı nasıl olur?” sorusunun yanıtını verdi. Önce davulcu, klavyeci ve gitaristler çıktı sahneye.
Sonra oldukça kilolu, kısa boylu ve afro saçlı siyahi bir kadın vokal belirdi. Anonslarıyla kalabalığı öyle bir coşturdu ki, Macy Gray göründüğünde ortalık yıkıldı adeta.
Konser boyunca şunu gözlemledim: Macy Gray, bir yandan diva tanımlamasına yakışacak bir görüntü içindeyken, bir yandan da dinleyiciye yakın olmasını biliyor. İki saatlik konser boyunca dört kıyafet değiştirip boynunda kocaman tüylerle dolaşsa da, esprileriyle dinleyicilere kahkahalar attırıyor. Hem bir "star", hem de herkes kadar doğal...
Sevgililer Günü’ne denk gelen ilk geceki konserde, önce İstanbul’a neden geldiklerini bir tür Google falına bağladı. Bas gitarist, Google’a “İstanbul’a neden gitmeliyiz?” yazmış, yanıt şu çıkmış: "Erkekleri ve kadınları çok seksi, akıllı ve güzeldir; harika çığlık atar, eğlenmeyi severler."
Bunları anlatıp “Siz ne kadar güçlü çığlık atarsanız, sesimiz o kadar iyi çıkar” deyince, elbette salonda toplu bir çığlık koptu.
Macy Gray, kendi boğuk sesini hiç beğenmediği halde tesadüfen şarkıcı olmuş. Oysa groove, funk, soul, R & B, rock, reggae esintili şarkıları yetkinlikle yorumlayabildiği sıra dışı bir sese sahip. Konserde bunu bir kez daha kanıtladı.
Sürpriz yaparak Radiohead’in unutulmaz şarkısı “Creep”i seslendirdi. Bugüne kadar çok sayıda müzisyen tarafından cover’landı bu şarkı. Macy Gray’inki de farklıydı ama ayrı bir güzeldi.
Konserde iki ilginç cover daha vardı. Birisini güçlü sesi ve danslarıyla herkesin ilgi odağı olan vokalist Shemika Secrestseslendirdi. Metallica’nın büyük hiti “Nothing Else Matters”ın neo soul versiyonunu dinledik. (Shemika'nın çok güzel bir sesi olmasına karşın bu cover'ı beğenmediğimi belirtmeliyim. Çünkü şarkının dokusunu bozup bambaşka bir karaktere büründürdü ve o karakter bana yakın değildi. Elbette tartışmalı bir konudur bu...)
O arada kıyafet değiştirip tekrar sahneye geldi Macy Gray. Bir kez daha “Çığlıklar atılsın!” dedi. Ortalık karıştı.
“When I See You Again”, “Sweet Baby”, “Demons” ve “Sexual Revolution” gibi en sevilen şarkılarını arka arkaya seslendirince, bir ara baktım ki istisnasız herkes dans ediyor.
Sıra elbette kendisine 2001’de En İyi Kadın Pop Vokal Performansı dalında Grammy kazandıran “I Cry”a da geldi. Ama asıl şov, “Oblivion”da gerçekleşti. Vokalistle birlikte elinde kartonlar olan bir adam belirdi sahnede. Macy Gray şarkı söylerken, onlar üzerinde şarkının sözleri yazan kartonları dinleyicilere attılar. Kaotik ama eğlenceli bir görüntüydü.
Gecenin son cover’ı Queen’den “We Are the Champions” oldu. Gitar solonun ardından salondaki herkes Macy Gray’le birlikte söyledi şarkıyı.
Konserin kapanışı için son albümünden oldukça neşeli bir şarkı olan “Beauty in the World”ü seçmiş Gray. Ancak bis için geri geldiğinde melankolik “Slowly”i söyleyince müthiş bir kapanış oldu.
“Hızla akıp giden zamanda biraz yavaşlayıp bu kargaşadan uzaklaşsak güzel olmaz mı?” diyordu şarkı. Biz o akşam, dışardaki kargaşadan biraz olsun uzaklaşıp mükemmel bir konsere tanık olduk.
Macy Gray "Creep" cover'ı (Bu videoyu YouTube'a yükleyen Kemal Özleyen'e teşekkürler.)
Konserin son şarkısı "Slowly":
_