Cumhuriyet/ 21 Mart 2011
Cumartesi gecesi dünyanın iki korkunç haberle sarsıldığı saatlerdi. Japonya, şehir suyu ve yiyeceklerde radyasyon bulunduğunu açıklamıştı. Daha sonra Fransa’nın ardından İngiltere ve Amerika’nın da Libya’ya hava saldırısına başladığı duyuldu. İçimi kaplayan sıkıntıyla Salon’un yolunu tuttum. Açıldığından bu yana müzikseverlerin hayatını daha anlamlı kılan bu ufak mekanda birkaç saat olsun her şeyden uzaklaşabilir miydik?
O akşam sahnede Joan as Police Woman vardı. Amerikalı müzisyen Joan Wasser’ı bu solo projesiyle 2007’de Kilyos’taki Radar Live festivalinde dinlemiştik. Bu yıl üçüncü albümünü yayınladı Wasser. “The Deep Field” adlı bu çalışması için çıktığı Avrupa turnesinin son konserinde de İstanbul’a uğramadan geçmedi.
Saat 22:40’ta Salon’un kapıları kapandı. Davulda Parker Kindred ve synth’lerde Tyler Wood ile karşımızdaydı Joan. Siyah deri tulumuyla geçti klavyenin başına yeni albümden “The Action Man” ile yaptı açılışı. “Şimdi durup beni dansa kaldırma zamanın geldi” diyordu kalbindeki sevgiliye.
“The Magic”le devam ettiğinde bu kez “İçimde yaşayan vahşi hayvanlar acaba bir gün özgürleşecek mi?” diye soruyordu.
Ama onun sözünü ettiği vahşiliğin bombalamakla, şiddetle ilgisi yoktu elbette. Yeni albümde bol bol seksüel çağrışımlar kullanmış Wasser ve belli ki şimdiye kadar yaptığı en açık ve içten sözleri yazmış.
Bazı gazetelerde konser öncesi çıkan haberlerde Joan Wasser’ın sesi hakkında tuhaf tanımlamalar yapılmış. Okuduğum bir tanesi “çikolatalı puding sesli kadın” demiş mesela. Böyle zorlama tanımlamalara hiç gerek yok; soul şarkılarını söylerken yumuşacık, funk esintili şarkılarda eğlenceli ve seksi, rock söylerken çok güçlü çıkıyor Joan’ın sesi.
Ayrıca onun sesini tek bir karaktere indirmek de doğru değil; o geceki konserde de bir kez daha kanıtlandığı gibi, başka kişiliklere bürünebilen, esnek bir sese sahip.
Nitekim klavye çalarken farklı, gitarı eline aldığında da farklı duruyor sahnede. Gitarı çalarken daha çok rock gitaristi, şarkıcı Joan Jett’i andırıyor. Hatta gitarda solo atarken öylesine hırsla çalıyor ki, gitar telleri bile dayanmıyor.
O gece konserde iki kere gitar teli koptu. Dinleyicilere “Gitar çalan ve bunu düzeltebilecek olan var mı?” diye sordu Joan. Kalabalığın arasından “Ben varım!” diye bağıran Hürriyet Daily News’tan arkadaşımız Çetin Cem’di. Gitar telini iki kez takarak konserin devam etmesini sağlayan Çetin, gecenin kahramanı oldu.
Bu sayede müthiş bir “Christobel” ve “Say Yes” dinledik. Teknik aksaklıklar bununla da bitmedi. İki aydır turnede kullandıkları aletlerden bazılarının yerine o akşam sahnede ilk kez çaldıkları aletler vardı. Müzisyenler için zor bir geceydi, “Bu konseri hiç unutmayacağız” dediler.
Biz de unutmayacağız. Dünyada bir yerlerde radyasyon bulutları yayılıyor, bombalar uçuşuyordu. Biz Salon’un kapısını kapadık; Türk, Amerikalı, İngiliz, Fransız, hepimiz iki saatliğine Joan’ın aşkla dolu alternatif dünyasına girdik.
Joan as Police Woman from zülal on Vimeo.
(Videolar bana, fotoğraflar Ali Güler'e aittir.)
-