© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 29 Ağustosl 2011
Kavramsal sanatın yaratıcılarından Sol Lewitt’in eserlerinin müzikteki karşılığı ne olurdu? Bu sorunun yanıtı verildi. Müzik dünyasında Machinefabriek adıyla tanınan Hollandalı müzisyen Rutger Zuydervelt, Sol Lewitt’in eserlerinden etkilenerek yaptığı müziklerden oluşan “Sol Sketches” adlı bir albüm yayınladı.
Machinefabriek, elektronik müziğin alt türlerine yakın olanların sık rastladığı bir isim. Drone, noise, ambient, modern klasik, soundscape diye adlandırılan farklı türlerde gezinen müziği, seslerle oynayarak dinleyicinin hayalinde manzaralar çiziyor. Çalışmalarının kimisi oldukça yavaş ritimli ve daha sessizken, kimisi çok daha gürültülü. Onu da Brian Eno’nun izinden giden ses mimarlarından biri olarak adlandırmak yanlış olmaz.
Herhangi bir plak şirketine bağlı olmadan kendisinin yayınladığı bu son çalışması, 2009 yılında film yönetmeni Chris Teerink’in çekeceği bir belgesele müzik yapması önerildiğinde başlamış. 2007’de yaşamını yitiren sanatçı Sol Lewitt hakkındaki bu belgesel hâlâ yapım sürecinde ama onun eserlerinin müzikteki yorumu albüm olarak elimizde.
Zuydervelt, görüntülerle müziğin aynı derecede önemli rol oynayacağı belgesel için çalışmaya başladığında, Sol Lewitt’i fazla tanımıyormuş. Hemen çalışmalarını incelemeye koyulmuş ve gördüğü eserlerden öylesine etkilenmiş ki, belgeselin henüz hiçbir sahnesi çekilmemişken sadece eserlerin verdiği ilhamla yaklaşık 1.5 saatlik müzik bestelemiş.
Kısa parçalara böldüğü müziğin içinden 21 parçayı ayırıp ayrıca albüm olarak yayınlayınca da ortaya bu muhteşem albüm çıkmış. Sol Lewitt’in çalışmalarını bilenler için albüm hakkında şunu söyleyebilirim: Lewitt’in algı, tarif ve temsil arasındaki boşlukları doldurmayı izleyiciye bırakarak minimalizmin estetiği ile oynadığı desenlerin, yapıların ve eserlerin ruhu, ancak bu kadar başarıyla müziğe yansıtılabilirdi.
Geometrik yapılar, şekillerin değişimi, düzensizlikler, farklı renk algıları, kırık, çarpık, yumuşak, sert, kalın ya da ince olanın gözde yarattığı yanılsamalar, Lewitt’in uzmanlık alanıydı. Machinefabriek de, bizi, piyano ve elektronik seslerle boşlukları dinleyici tarafından doldurulacak, algı farklılıklarını teşvik eden bir ses dünyasına sokuyor. 1’den 21’e kadar numaralanan parçalar, arka planda kendi kendine çalacak ses öbekleri değil, ne kadar az sesli olsa da, dikkat istiyor.
Piyano dokunuşları bazen öyle yavaş ve hipnotize edici ki, yavaşlığın gizemi çekiyor sizi kendine. Özellikle bu konuda Amerikalı avangard besteci Morton Feldman, Alva Noto ile Ryuichi Sakamoto’nun yaptığı işbirlikleri ve “Flim” adıyla tanınan Alman müzisyen /besteci Enrico Wuttke’den etkilendiğini söylüyor Zuydervelt.
Sol Lewitt’in sanatında da, düzenli gibi görünen yapıların ve renklerin tuhaf bir şekilde neden olduğu algı yanılsamalarından doğan bir karmaşıklık vardır. Machinefabriek’in müziği de, minimalist yaklaşımına karşın, yarattığı algı çeşitliliği nedeniyle karmaşık.
“Sol Sketches”, modern klasik / ambient türünün en güzel örneklerinden biri ama bazıları için fazla deneysel bir iş gibi görülebilir. Sanatçı herkese hoş görünmeyi bırakıp kendi hayalindekini yaratmalı diyerek onlara Sol Lewitt’in bu yöndeki bir sözünü hatırlatalım: “Don’t worry about cool, make your own uncool”.
Albümü bandcamp üzerinden dinleyip satın almak olanaklı.