© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 24 Eylül 2011
Başlıktaki ifade, Etiyopyalı müzisyen Mulatu Astatke’nin müziğini tanımlamak için yeterli olmaz elbette ama hafta içinde İstanbul'daki konserini dinlerken bende uyandırdığı izlenim buydu. Su gibi; çünkü müthiş devingen, akıcı ve sürükleyici. Ufak bir tahta parçasını bir ırmak üzerine bıraktığınızda suyla akıp gider ya, onun gibi siz de Astatke’nin müziğini dinlerken kapılıp gidiyorsunuz melodilere...
Çarşamba ve perşembe geceleri arka arkaya iki konser veren Astatke, Babylon’un bu sezon başlattığı “Midnight Express” serisine konuk oldu. Pozitif’in kurucularından Ahmet Uluğ’un geliştirdiği bu öneri, İstanbul müzik sahnesine ayrı bir canlılık kattı. Bu kapsamda dünyanın Batı dışında kalan farklı seslerini de canlı dinleme olanağı buluyor müzikseverler.
Funk, caz ve geleneksel Etiyopya folk melodilerini buluşturan “Ethio-Jazz” adlı müziğin yaratıcısı Mulatu Astatke, bugün 68 yaşında. Vibrafon, konga, klavye, piyano ve org çalıyor. 1960’ların sonlarında geleneksel Etiyopya müziğinde kullanılan enstrümanları Amerikan caz formlarıyla buluşturup, kendisine özgü bir müzik türü geliştiren Astatke, artık müzik tarihinin önemli bir parçası.
Ancak dünyanın her yerinde tanınan bir müzisyen olmasında Jim Jarmusch’un 2005 tarihli “Broken Flowers” adlı filminin etkisi çok. Filmde kullanılan müzikleri, onu uluslararası alanda büyük bir isim yaptı.
Babylon konserinde kendisi de bu filmden söz ederek orada yer alan parçaları yorumladı. Saat 21.30’da 15 dakikayı aşan bir giriş parçasıyla başladı konser. Ardından 1972 albümü “Mulatu of Ethiopia”da yer alan “Dewel” geldi. Astatke’yi hem vibrafon ve perküsyon hem de klavye çalarken gördük.
“Broken Flowers” filmine nostaljik bir hava katan mükemmel “Yekermo Sew”, vibrafon ve pirinç üflemelilerin önderliğinde canlı çalındığında konser salonuna da aynı etkiyi taşıdı. Astatke’nin 1969-74 arasındaki çalışmalarını topladığı “Ethiopiques” albümünde yer alan “Metche Dershe”, 1989 albümü “Plays Ethio-Jazz”den “Chic-Chica”, “Motherland” ve en ünlü bestelerinden “Yegelle Tezeta” dinleyiciyi tamamen içine çekti.
Bir ara salonun her köşesine göz gezdirdim, ritimlere kendini kaptırmayan yoktu. Astatke’nin müziği öylesine kavrıyor ki insanı, zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Dinleyicinin aldığı zevk sahneye yansıyor, müzisyenler de en az onlar kadar mutlu oluyor.
Burada özellikle konserin tek vokalini yapan Nijeryalı perküsyoncu Richard Olatunde Baker, olağanüstü sololarıyla herkesin hayranlığını kazanan Danny Keane (viyolonsel), John Edwards (kontrbas), James Arben (saksofon), Bryon Wallen (trompet) ve Alexander Hawkins’in (klavye) isimlerini saymak isterim. Astatke’nin düzenlemelerdeki dehası ekipteki müzisyenlerin yetenekleriyle birleşince, çok etkileyici bir konser gerçekleşti.
Kapıldım müziğe, bitmesini hiç istemedim.
(Fotoğraf ve videolar bana aittir.)
_