© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 17 Kasım 2011
22 yaşındaki Rus asıllı Amerikalı Zola Jesus’ın Babylon’da konser vereceği açıklandığında heyecan duyanlardan biri de bendim. Asıl adı Nika Roza Danilova olan bu genç kadın, müzik dünyasında 2011’de en çok öne çıkan isimlerden birisi. Ama o, pop yıldızları gibi gösterişli fiziği ya da skandallarıyla değil, dinleyeni sarsan güçlü alto sesiyle dikkatleri çekti. Öyle ki, “2000’lerin Siouxsie Sioux’u” diye anılır oldu.
Tahmin edilebileceği gibi adını, en sevdiği yazar Emile Zola ile Jesus’ı birleştirerek oluşturmuş. Opera eğitimi alan, genç yaşına karşın üç albüm yayımlayan Danilova, 2011’de birçok festivale katıldı. Kariyerinin bu parlak döneminde İstanbul’da konser vermesi sevindirici. Çünkü bu, İstanbul’un da müzik alanında dünyada yaşanan gelişmeleri diğer metropollerle eşzamanlı takip etmesi açısından önemli.
Salı akşamı Zola Jesus’ı dinlemek için Babylon’un yolunu tuttuk. 21.15’te sahneye çıkan “Seni Görmem İmkansız” adlı deneysel elektronik müzik ikilisi 45 dakikalık bir performans sergiledi. Zola Jesus sahneye çıktığında saat 22:10’du. Burada bir görüşümü belirtmek isterim. Konserlerde ön grup yer alacaksa, belki de biraz daha erken sahneye çıkmaları gerekir diye düşünüyorum.
Zola Jesus’ın pek çok konser görüntüsünü izledim ve hakkında yazılar okudum. Hepsinden de Danilova’nın sahnede adeta bir tür duygusal boşalma yaşadığı, gözleri kapalı bir şekilde kendine ait ayrı bir dünyadaymış gibi şarkı söyleyerek derin bir atmosfer yarattığı izlenimini edindim.
Bu izlenim, bir yerde onun müziğini de tanımlıyordu. Bu yıl çıkan “Conatus” adlı üçüncü albümünü sadece dinleyip, hiçbir görsele bakmasanız da aynı çıkarsamayı yapabilirsiniz. Synth, davul ve elektronik seslerle yapılandırılan ve nihilist felsefeye referans veren sözlerle kurgulanan o dramatik müziğin ancak böyle bir şekilde sahneye taşınabileceğini düşünürsünüz.
Babylon’daki performansı bu anlamda düşündüğüm gibi değildi. Zola Jesus, bir ara duvarlarlara tırmandı, dinleyicilerin arasına karıştı ve “Vessel” adlı muhteşem şarkıda kabile danslarını andıracak biçimde kendinden geçercesine dans etti ama açıkçası ben daha karanlık ve yoğun bir sunum bekliyordum. “Gözüm açık mikrofonun önünde durup şarkı söylemek bana göre değil. O zaman şarkı sözlerini de unutabiliyorum” demişti bir röportajında. Ama Babylon’da çoğunlukla gözü açık, mikrofonun önündeydi.
Müziğin sunumu hakkında iddialı konuşan bir sanatçı olduğu için bu konuya özellikle dikkat ettim. Yoksa Zola Jesus’ın sesi ve yorumu mükemmeldi. Üstelik konser öncesinde boğazında bir ağrı duyduğunu öğrendim. Buna rağmen dinleyicilere yansıyan hiçbir şey olmadı. Albümde duyduğumuz o müthiş ses, bu defa salonu inletiyordu.
Boyu tahminimce 1.50 civarında, çok ufak tefek bir kadın Danilova. Tayt ve açıldığında yarasa kollarını andıran gri üstüyle çıktığı sahnede, yalın ayak şarkı söyledi. Konser ne yazık ki çok kısa sürdü. 50 dakika yetmedi bize. Umarım yine ağırlarız Zola Jesus’ı.
(Fotoğraf ve videolar bana aittir.)
-