© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 15 Ocak 2012
Amy Winehouse’un trajik bir şekilde yaşama veda edişinin üzerinden henüz tam altı ay bile geçmedi ama yeni çıkan bir albümü var elimizde. Albümde yer alan ve 2002-2011 yılları arasında yapılıp daha önce yayınlanmayan 12 kaydı, prodüktörler Mark Ronson, Salaam Remi ve Winehouse’un ailesi belirlemiş.
Müzisyenlerin ölümünden sonra albümlerinin çıkması çok tartışılan bir konu. Bazıları plak şirketlerinin hemen harekete geçip bu olayı fırsat gibi kullanmasından rahatsız. Bazılarıysa sevdikleri sanatçının daha önce duyulmamış kayıtlarını dinlemekten mutlu. Winehouse yaşasa, bu albümün yayınlanmasına onay vermez miydi emin olamayız. O nedenle bu tartışma hep sürecek kanımca.
Ben de aynı gerekçelerle hem rahatsızım hem mutluyum. Michael Jackson’ın ölümünden sonra çıkan “Invincible”da olduğu gibi, onun söylediği şüpheli olan kayıtları içeren albümler elbette rahatsızlık yaratır.
Bir diğer endişe de, Tupac Shakur’un başına gelenin yeniden yaşanması. Amerikalı rap şarkıcısının 1996’da öldürülmesinden bugüne kadar farklı konseptlerde düzinelerce albüm yayınlandı. Umarım Amy Winehouse için de bu tür bir sömürü söz konusu olmaz...
“Lioness : Hidden Treasures”, Winehouse’un “Frank” (2003) ile “Back to Black” (2006) adlı albümlerinin öncesinde ve sonrasında kaydettiği çeşitli cover’ları ve bilinen şarkılarının farklı versiyonlarını içeriyor.
Tony Bennett ile muhteşem düeti “Body and Soul”un yanı sıra, Amerikalı rap şarkıcısı Nas’ın sanatçıya eşlik ettiği “Like Smoke” da albümde yer alıyor. Soul ile rap karması çok rastlanan bir birliktelik değil ama “Like Smoke” olanların en iyilerinden.
Şarkıları dinlerken en çok dikkat çeken şey, Winehouse’un sesinde yıllar ilerledikçe hissedilen değişiklik oluyor. 2002’de “The Girl from Ipanema”yı söyleyen berrak, yumuşak sesli 18 yaşındaki genç kadınla, 2009’da “A Song for You” adlı şarkıyı söyleyen paslanmış sesin sahibi aynı kadın mı diye düşünüyor insan. Leon Russell’ın ünlü şarkısını söylerken güçlü kontralto sesi, “Hayatım sona erdiğinde birlikte olduğumuz zamanları ve bu şarkıyı senin için söylediğimi hatırla” diyor acıyla...
27 yaşında aniden kaybettiğimiz büyük bir yetenekten bu sözleri duymak, her dinleyici gibi beni de sarstı. Winehouse’un müziğinde her zaman var olan hüzün daha da koyulaştı.
Albümdeki yeni şarkılara gelince, “Between the Cheats”, Winehouse’un yayınlamayı düşündüğü üçüncü albümü için 2008’de kaydedilmiş. Belki Winehouse yaşasa bu haliyle albüme girmeyecekti ama ben dinlediğim kaydı çok sevdim. Çocukken annemin evde dinlediği şarkıları andırıyor, gözümü kapadığımda televizyonun siyah -beyaz döneminde yayınlanan 60'lardan bir filmi çağrıştırıyor.
Şunu belirtmek gerekir ki, bu albüm, Winehouse’un önceki çalışmalarıyla kıyaslanınca onlar kadar parlak değil. “Back to Black” gibi bütünlüklü bir albüm olmasa da, 9 yıllık bir sürede farklı yerlerde yapılmış kayıtları belli bir kalitede bir araya getirmek küçümsenecek bir iş değil. Mark Ronson ve Salaam Remi’yi bu nedenle kutlamak gerekir.
Bir de her şey bir yana; Amy ne söylese dinlenir... Hep dinlenecek.
-