22 Ocak 2012 Pazar

Vitrindeki Albümler 101: The Black Keys - El Camino (Nonesuch Records)


By on 10:55:00

© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 22 Ocak 2012

Son yıllarda duyduğum en iyi rock albümlerinden birisi The Black Keys’den geldi. Geçen aralık ayında çıkan albüm, eğer bu kadar iddialı olmasa, yıl sonu telaşında arada kaynayıp giderdi. Ama “El Camino” arada kaynayacak değil, her türlü engeli aşıp kendini her koşulda dinletecek bir albüm.

Vokalist/gitarist Dan Auerbach ve davulcu Patrick Carney’den oluşan Ohio’lu ikili, 2010 tarihli “Brothers” adlı albümleriyle geçen yılın Grammy ödüllerinde kuvvettli bir rüzgar estirmişti. Prodüktörlüğü (“Tighten Up” adlı single hariç) Mark Neill ile birlikte üstlendikleri albüm, büyük başarı kazanınca ardından gelen albümün nasıl olacağı merak konusuydu.

Patrick Carney, geçenlerde Rolling Stone dergisine verdiği bir röportajda, “İnsanlar Nickelback’i dünyanın en büyük rock grubu diye görmeye başladığı için rock & roll ölüyor. Dünyanın en büyük rock grubunun daima boktan olacağı düşüncesini kabul ettiler. Bu nedenle asla dünyanın en büyük rock grubu olmaya çalışmamalısınız” diyerek epey ilgi çekti. Bana göre söylediğinde doğruluk payı çok. Nickelback gibi yaratıcılıktan uzak sıkıcı albümler yapmadıkları için kendi adıma çok da memnunum.

Yedinci albümleri için prodüktörlük koltuğunu müzik dünyasının dahi yeteneği Danger Mouse ile paylaşmaları da çok akıllıca bir karardı. “El Camino”da önceki çalışmalarındaki kadar eklektik ve dengeli bir sound yok. Saf bir garage rock, soul ve glam rock karması hakim. Gitar rifflerinin sürüklediği melodik şarkılar, bir anda tutuşturuyor dinleyeni.

Bunun en önemli nedeni, grubun önce müziği ortaya çıkarıp, sonra şarkılara uygun sözler yazması. Hatta önemli bir kısmını mikrofonda melodiye uyacak şekilde düzenlemişler. Albüm, aşk, hırs, tutku, kalp kırıklıkları hakkında iddiasız sözlerle dolu ama kendileri şarkıların hiçbirisinin özel bir anlamı olmadığını söylüyor.

Danger Mouse’un iyi pop soundu yaratma konusundaki ününü bilen bilir. Özellikle Gnarls Barkley ve Gorillaz ile yaptığı çalışmalarda bu yönünü kanıtladı. Yaptığı düzenlemelerle The Black Keys’in sounduna da dinleyiciyi derhal yakalama özelliğini zerketmiş.

Brothers” albümündeki daha yavaş şarkıları konserlere uyarlamakta sıkıntı çeken The Black Keys, bu kez işi sağlama almış; evinizde dinlerken bile o şarkıların konserde çalındığında nasıl onbinleri coşturabileceğini hayal edebiliyorsunuz. Belli ki 2012’de The Black Keys albümü ve konserleri çok konuşulacak.

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate