© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 25 Mart 2012
2009’da kendi plak şirketlerinden bağımsız olarak yayımladıkları ilk albüm “Reservoir” ile tanıdım Fanfarlo’yu. İsveçli vokalist Simon Balthazar’ın 2006’da Giles J Davis’le kurduğu grup, Davis’in ayrılmasından sonra şu anda 5 kişilik bir ekip olarak yoluna devam ediyor.
Geçen ay İstanbul’da da canlı dinleme olanağı bulduğumuz Londra merkezli grup, indie pop ve folk karışımı müzikleriyle ilk albümden beri takibimde. Özellikle trompet, keman, mandolin, klarnet gibi aletlere de yer verdikleri enstrümantasyonun canlılığı ve akılda kalıcı melodileri aklımda yer etti.
Yeni albümlerinin, oldukça başarılı bir çizgi ortaya koyan birincinin izinden gidip gitmeyeceğini merak ediyordum. İlk single “Deconstruction”ı duyduğumda, “Fanfarlo bir önceki albümün izinden gidiyor” dedim ama kısa bir süre sonra yanıldığımı anladım. Çünkü ardından albümün açılış şarkısı “Replicate”i dinledim. İki şarkı arasında sound açısından bir farklılık vardı.
Yaylı düzenlemeleri öne çıkmış, şarkının temeline insanın yüzüne haykırılmasa da daha hissedilir bir melankoli yerleşmişti. Sanki her an perküsyon işin içine girecekmiş ve patlayacakmış gibi hissettiren ama başladığı tonda devam eden “Replicate”de Balhazar’ın “It's gonna/ It's gonna/ It's gonna/ It's gonna happen soon” şeklinde devam eden kesik kesik vokali, bu pek de tekin olmayan bekleyişin habercisi gibi.
Fanfarlo, bu defa folk unsurlarını biraz daha geri plana alıp, Arcade Fire’ı akla getiren canlı orkestral düzenlemelerle pop soundunu hafifçe parlatmış. Arp, bakır nefesliler, yaylılar ve synthlerle eskisine göre daha güçlü ve daha çarpıcı bir sound elde edilmiş. 1908’de Sibirya’daki Tunguska Irmağı yakınlarında yaşanan meteroid patlamasından adını alan “Tunguska”da nefeslileri, albümün ortasında yer alan 2 dakikalık enstrümantal parça “Evertyhing Turns”de tuşluları ve orkestra çanını öne çıkarmışlar.
Fanfarlo’nun soundu için yeni neo-new wave denildiğini okudum birkaç yerde. Her şeyin post’u ya da neo’su çıkıyor 2000’lerde. Bu ifadeyi kabul edip etmemek çok da önemli değil; kesin olan şu ki, 80’lerin elektropop etkisi hissedilir şekilde yansımış şarkılara.
Albümün genel havası ve şarkı sözleri bir önceki çalışmaları gibi yine iyimser. Multienstrümantalist/vokalist Cathy Lucas ile Balthazar’ın düeti “Feathers”ı dinleyip, tüy gibi hissetmek olanaklı. Zaten kapanışı da “Everything Resolves” adlı 35 saniyelik enstrümantal bir parçayla yapmışlar. Fanfarlo cephesinde işler hep sakin, endişe edecek pek bir şey yok. Olsa da nasılsa sonunda her şey çözümlenir, oda ışıkla dolar.