© Zülal Kalkandelen
Cumhuriyet / 9 Haziran 2012
Açıklandığı günden bu yana toplumsal bir histeriye neden olan ve dün gece doruk noktasına ulaşan Madonna heyecanı nihayet bitti. Türk Telekom Arena’da gerçekleşen şov için 50 bin biletin dört gün içinde tükendiği duyurulsa da, mekana gittiğimizde 100 liraya saha içi bilet satmaya çalışanlarla karşılaştık. Sattıkları gerçek bilet miydi emin değilim ama o anda Madonna’yı görebilmek için daha önce karaborsadan fahiş fiyatlı bilet alanlara üzüldüm.
Ancak hayranlarının çektiği bu sıkıntılar Madonna’yı ilgilendirmiyordu. Hatta turnesi başlamadan önce, “İnsanlar 300 dolar ödeyip çanta alıyor. Bütün yıl çalışın, parayı denkleştirin ve benim şovuma gelin. Ben buna değerim” demişti. Aslında Madonna ile ilgili sorun, ünlenip zenginleştikten sonra hiçbir zaman halkı, kendi içinden çıktığı sınıfı düşünmemesi. Bu nedenle de kolaylıkla böylesine duyarsız bir sözü sarfedebiliyor. 1980’lerde kiliseye karşı duruşunu, eşcincel haklarını savunuşunu takdir etmiyor değilim. Ancak varlığını sansasyonlara dayandıran birisi için bulunmaz nimetti bunlar. Bugün hâlâ şovlarına haç ile başlayıp haç ile noktalaması, azizler, pederler, rahibeler ve meleklerle dolu gösteriler yapması da bunun göstergesi.
Peki gerçekten Madonna onca heyecana, onca paraya değer miydi? Ben konseri yazacağım için 110 lira ödeyip en ucuz bileti almıştım. İstanbul’daki konserde tüm biletlere yaklaşık 10 milyon lira ödenirken, Doğuş Holding, Avea, Ülker ve Akbank gibi şirketlerin kiraladığı 120 locaya 1 milyon 200 bin lira ödenmiş, gecenin kişi başına maliyeti 1200 liraya kadar çıkmış.
Yaklaşık 45 dakikalık gecikme ile başladı Madonna’nın şovu. Sonunda sahnedeki ekranda dev bir haç görünürken çan sesleri doldurdu stadyumu. Kulakları sağır edebilecek ses efektleri eşliğinde 4 dakika sürdü bu giriş ve Madonna’nın “Oh MY God!” çığlıklarını duyduk. Siyah tulumuyla sahnede belirdiğinde bir çığlık tufanı koptu ve jimnastik şovu başladı. Aslında jimnastik diyerek küçümseyici bir ifade kullanmıyorum; dansçılar ve Madonna’nın enerjik performansı alkışa değerdi.
Sahnede onlarca insan dans ederken, ekranda kimi zaman Madonna’yı 20 yıl önceki en seksi haliyle gösteren videoları izledik. Bir ara eline silah alıp göstermelik olarak birilerinin beynini dağıtarak ortalığı kana buladı pop kraliçesi. Ama hemen ardından, mezarlık görüntüleri eşliğinde hayatın ne kadar kısa olduğunu hatırlatıp, “aşk her şeyin üstünde” dedi.
Sürekli değiştirdiği sahne kostümleri arasında en ilginci “Express Yourself”i söylerken giydiği beyaz kolejli kız elbisesiydi. 53 yaşında 18’inde gibi görünmek istese de açıkçası artık sırıtıyor bu tavırları. Ama belki onu da anlamak lazım. Çünkü ancak 20-30 yıl öncesinin şarkılarıyla ayakta duruyor.
Nitekim bu yıl çıkan ve kariyerinin en kötü albümü “MDNA”den seslendirdiği hiçbir şarkıda izleyiciden tepki alamadı. Ne zaman ki eskilere döndü, kalabalık biraz canlandı. Çoğunluğun eşlik ettiği tek şarkı ise, 1989 albümünden “Like a Prayer” oldu. Buna bir de mekandaki ses sorunlarını ve yeni düzenlemelerle karışık bir halde sunulan şarkıların seçiminde yapılan hataları eklerseniz, müzik açısından oldukça kötü bir performanstı.
1.5 saat boyunca çok kalabalık bir sahnede, bol efektli ama kuru gürültü şeklinde seyreden bir şov gördük. Acıklı olan şu: Sahnedeki ana aktörlerden birisi müzik değildi; “Bu bir konser değil şov” diyebilirsiniz ama iyi bir şov müziksiz olmaz. Madonna müziğini bu kadar ruhsuz bir hale getirdiyse onu kendisinden başka kimse kurtaramaz.
Üzgünüm Madonna ama biletlere ödenen uçuk paralara değmezdi o şov. Dekordan, dansçılardan, efektlerden biraz kısın ama iyi müzik yapın.
(Fotoğraflar BKM tarafından basına dağıtılanlardır.)
_