Yine yılın en sevdiğim dönemi geldi. Hem kar yağma olasılığı olduğu için hem de yıl sonunda 12 ayda olan biteni gözden geçirdiğimiz için seviyorum kış mevsimini. Adet olduğu üzere, bu yıl da en çok beğendiğim albümleri sıraladım. Bazılarını hiç sevmeyenler ya da başka albümlerin de listede olması gerektiğini düşünenler çıkacaktır mutlaka. Bu listeler, bir müzik yazarı tarafından yapılmış olsa da sonuçta kişisel beğenileri yansıtır; ama elbette yıl içinde çıkan yüzlerce albüm arasında müzik değeri açısından yapılan eleme sonucunda geriye kalan albümler arasında bir sıralamadır.
Ülkede yaşanan bütün sıkıntılara, her şeye karşın 2012'yi benim için daha çekilebilir kılan, mutlu ya da hüzünlü anlarımda bana eşlik eden albümleri paylaşırken, diğer müzik yazarlarının listelerini de merakla bekliyorum. Yıl içinde gözden kaçırdıklarım varsa bu sayede haberdar olma şansım da olabilir. Listedeki albümleri burada uzun uzun anlatma gereği duymadım; çünkü zaten yıl boyunca büyük bir bölümünü ayrıntılı olarak yazdım. Birer cümle ile benim açımdan en iyiler listesine girmelerinin temel nedenini belirttim. (Tüm albümlerden birer şarkı seçip videosunu koymayı düşündüm ama sayfanın açılmasını çok yavaşlatabileceğinden sadece ilk 10 albümden birer şarkıya yer verdim.)
30-Hillary Hahn & Hauschka - Silfra: Piyano ile kemanın bu yaratıcı buluşması, deneysellik sınırlarına girip şaşırtıcı ufuklar açmasa da, albümde soyut ve minimal ses öbeklerinin kayıtsız kalınamayacak saf güzelliği var.
29-Dark Dark Dark - Who Needs Who: Nona Marie Levine'in kusursuz vokalinin, bir ayrılık sonrasının duygularını anlatan çarpıcı şarkı sözleriyle buluşması, dinleyenin içine işlerken, barındırdığı doğal hassasiyet sizi en zayıf yerinizden yakalıyor.
28-Piano Magic - Life Has Not Finished with Me Yet: Grubun efektleri azaltıp, vokalleri daha güçlü ve net şekilde öne çıkararak, bir önceki albümü "Ovations"ın gitar ağırlıklı soundundan sakin sulara dönüş yaptığı, melankolik ve romantik havayı yeniden filtresiz solurken yine insanoğlunun doğasına ve bu dünyadaki varlığının yarattığı sorunlara ayna tuttuğu, gözlem gücü yüksek bir albüm.
27-TSU!- TSU!: Listeme giren tek yerli albüm James Hakan Dedeoğlu'nun solo projesi. Kırılgan ama başı dik, hüzünlü ama iyimser, içe dönük ama herkesi yakalayabilecek kadar içten, saf akustik enstrümantal yatak odası kayıtları, gitar tınılarının yalınlığıyla çarptı beni.
26-Antony and the Johnsons - Cut the World: Bireyin kendi öz cinsiyet kimliği, toplumsal cinsiyet rolleri ve ataerkil hükümetlerden anaerkil sistemlere geçiş temalarına odaklanan, duru ve pürüzsüz prodüksiyonuyla ancak Antony Hegarty duyarlılığıyla yapılacak kadar özel bir albüm.
25-Efterklang - Piramida: Grubun terk edilmiş, eski bir kentin karakterini müziğine zengin bir enstrümantasyonla etkileyici bir şekilde işlediği albüm, boş ve kocaman bir yerde yalnız olduğunuz duygusunu verse de, sıcaklığından hiçbir şey yitirmeyen şarkılarla dolu bir macera.
24-Patti Smith - Banga: Patti Smith'in bildiğimiz rotasına bir yenilik getirmese de, ozan sanatçının yine aklını meşgul eden konuları, her satırı bir şair duyarlılığıyla kaleme aldığı sözlerle ve country, rock, blues, pop, R & B gibi farklı türlerle sound açısından renkli bir şekilde aktardığı albüm, yere çok sağlam basıyor.
23-Leonard Cohen - Old Ideas: Cohen 77 yaşın verdiği bilgelikle, aşk, sevgi, günlük hayatın işleyişi ve insanoğlunun zihnini meşgul eden endişeler üzerine düşüncelerini, içindeki sevinci ve hüznü, bu defa blues formunda şarkılara da yer verdiği albümünde yine çok zarif, esprili ve olgun bir şekilde anlatmış.
22-Dan Deacon - America: Amerika'ya dair olumlu ve olumsuz düşüncelerini elektro-akustik, yarı pop yarı klasik bir sound ile sunan Deacon, şarkılarında zaman zaman minimalist yaklaşımı zaman zaman da Fuck Buttons'ı hatırlatan bir kargaşayı sergilemekte çok yetkin.
21-Grizzly Bear - Shields: Prodüksiyon ve şarkı yazımı konusunda albümlerindeki kaliteyi sürekli yükselten grup, bu kez daha ilk dinleyişte fark edilen melodilerle bezediği şarkılarıyla ciddi bir aşama kaydetti.
20-Ricardo Donoso - Assimilating the Shadow: Yabancılaşma duygusunu atmosferik bir soundla başarıyla buluşturan bu deneysel albüm, düşük tempolu teknonun tekrarlara dayanan ritmik yapısıyla bir yandan dansa yöneltirken, bir yandan da drone, ambient tınılarının yardımıyla insana farklı öyküler düşündüren sinemasal yapısıyla elektronik müziğin gücünü ortaya koyuyor.
19-Johann Johannsson - Copenhagen Dreams: İzlandalı müzisyen Johannsson'ın, Danimarkalı yönetmen Max Kestner'in Kopenhag için çektiği kent belgeseline eşlik eden müziklerden oluşan albüm, modern klasik türünün en iyilerinden birisi.
18-Crystal Castles - III: Kanadalı deneysel elektronik müzik ikilisi Crystal Castles, synthesizer’ın yönlerdirdiği karanlık ve agresif soundunu Alice Glass’ın vahşi vokalleriyle çarpıcı bir uyum içinde kurgulayarak, egemenlerin zayıfı ezmesi temasına odaklanmış.
17-Richard Hawley - Standing at the Sky's Edge: Hawley, kalp kırıklıklarını usulca anlattığı baladlar yerine, bu defa içinden çıktığı Sheffield kentinde serserilerin, evsizlerin, umudunu kaybedenlerin, itilenlerin toplumsal sorunlarını her zamankinden daha karanlık ve agresif bir şekilde yansıtıp, 70'lerin progresif soundunu kucaklamış.
16-John Talabot - fIN: Karanlık ve güneşli anları, hüzünlü ve iyimser ruh hallerini, elektronik müziğin zengin ses paletinde ustalıkla dokuyup, hem dans sahnesi hem de yalnız anlar için albüm haline getirmeyi herkes başaramaz, yapmayı denese de bu kadar iyi olmaz.
15-Fennesz- Aun: Deneysel elektronik müziğin takdirle izlediğim isimlerinden Fennesz'in solo kariyerine eklenen bu yeni halka, baştan sona ağır ağır seyreden, bazen dehşeti, bazen hüznü, bazen de gizemi duyumsatan uğultulu ses öbeklerini ustalıkla çerçeveliyor.
14-The Maccabees- Given to the Wild: Altyapısı ufak ama önemli ayrıntılarla bezenmiş, derin bir duygusallığı yansıtan sözleri ve akılda kalıcı gitar riffleriyle grubun kendisini hem sound hem de tema olarak daha olgunlaştırdığı, çok özenli bir albüm.
13-Patrick Watson - Adventures in Your Own Backyard: Multienstrümantalist, vokalist, ozan şarkıcı Watson'ın neredeyse tümünü Montreal'de kendi dairesinde kaydettiği albüm, gitar, keman, perküsyon ve piyano etrafında gelişen melankolik melodileriyle bu yılki alternatif pop'un en güzel kayıtlarından birisi.
12-Cloud Nothings - Attack on Memory: Gitar müziğinin bu yılki en iyi örneklerinden; dinlerken içinize bir yandan punk enerjisini dolduruyor, aynı anda da karamsarlığı olgun bir şekilde yansıtma başarısını gösteriyor.
11-Scott Walker - Bish Bosch: Sadece seslerle tiyatro yapıp, onu aklımızda canlandırmayı ancak onunki kadar güçlü bir ses başarabilir. Popüler müziğin tüm kalıplarını, kurallarını tutkuyla altüst eden, anlamlandırması zor ama aynı zamanda içerdiği gizem ve dehayı fark edenler için çok çekici bir ses bütünü. 10-Chromatics - Kill for Love: Grubun kaotik post-punk soundundan romantik Italo disco’ya şaşırtıcı şekilde başarıyla geçtiği, aşk, ölüm, hayal kırıklığı, yalnızlık ve umut gibi hayata dair başlıca temaların cesaretle yorumlandığı, sıradan bir synthpop albümü olmanın ötesinde ince işlenmiş bir çalışma.
9-Bobby Womack - The Bravest Man in the Universe: Damon Albarn ve Richard Russell, Bobby Womack’in kaynağını gospel ve soul müziğinden alan dokunaklı şarkı söyleme tarzını elektronik seslerle bir araya getirip, dinleyiciyi anında yakalayan melodilerle çok uyumlu bir şekilde bütünleştirmiş.
8-Portico Quartet - Portico Quartet: Free jazz akımından esinlenerek hem doğaçlamalar sayesinde bir nehir gibi akan, hem de melodilerin çevresinde kurgulanmış, farklı türlerin kesişme noktasında üst düzey bir yaratıcılık içeren şaşırtıcı bir albüm. 7-Liars -WIXIW: Yaratıcılıklarını kendi elleriyle sınırlamayan, farklı rotalara girip alnının akıyla çıkan Liars’dan yine akıl karıştıran, yoğun ve soğuk soundu cezbedici bir şekilde sunan çok başarılı bir albüm. 6-Tindersticks - The Something Rain: Tindersticks’in derin müziğini deneysel bir bakış açısıyla ve zengin bir enstrümantasyonla kaydederek, son 10 yılda aştığı en yüksek eşik; müzikle öykü anlatma sanatının en güzel örneklerinden. 5-Brian Eno - Lux: Minimalizmin yarattığı boşlukları benim doldurmamı sağlayarak hayal gücümü en çok harekete geçiren, dinginliğin tanımını yapan albüm, yine ambient’ın en güzel örneklerinden birini veren avangart dahi Eno’dan geldi. 4-Godspeed You! Black Emperor - Allelujah! Don't Bend! Ascend!: “Boyun eğme, ayağa kalk” mesajını tek kelime etmeden, sadece enstrümanları konuşturarak ama ödünsüz ve çok güzel aktaran bir albüm.
3-Swans - The Seer: 21. yüzyılda modern toplumun delirme anını çok iyi yorumlayan, heavy metalden country’ye, drone’dan post-rock’a, black metal’den ambient’a farklı etkileri kaynaştıran sarsıcı bir ses deneyimi.
2-Dead Can Dance - Anastasis: Brendan Perry ve Lisa Gerrard, farklı kültürleri buluşturma ustalıklarını bir kez daha sergileyip, iç seslerini dinleyerek, kendilerine ait özel soundu yine çok etkileyici bir şekilde anlatmışlar.
1-The Twilight Sad - No One Can Ever Know: 2012’de içindeki isyanı, özlemi post-punk ve shoegaze’in karanlık sokaklarından geçerek bundan daha tutkulu, daha içten haykıran bir ses duymadım.