Cumhuriyet / 28 Kasım 2012
Yılın son büyük konseri için pazartesi akşamı ilk kez gittim Ataköy Atletizm Arena’ya. Trafiğe kalmamak için erken harakete geçince kısa sürede ve sorunsuz ulaştım mekana ama sona kalanlar yine sıkıntı yaşamış duyduğuma göre. Spor karşılaşmalarına uygun olarak tasarlanan salona girdiğimde, beyaz ışıkların da etkisiyle birden çok soğuk geldi bana ama ışıklar kapanıp müzik başlayınca bu önemini yitirdi. Ben müzik mekan ilişkisini kafamda kendi kendimle tartışırken konser başladı.
Sahne önü bileti olanlar için ayrılan alanın bir kısmı artık alıştığımız üzere bu konserde de boştu. Burada şunu yinelemek istiyorum; sevgili organizatörler yeterli sahne önü bileti satılmadıysa bari o alanı fazla büyük tutmayın ki, boşluk dikkat çekmesin. Onun arkasındaki saha içi bölümde durum tam olarak nasıldı bilmiyorum fakat tribünlerdeki ve sahne önündeki izleyici kitlesi, konser sırasında birkaç şarkı dışında fazla coşkulu görünmedi. Bunun nedeni Sting’in performansı değildi elbette; 60’ını deviren sanatçı, hâlâ taş gibi sağlam müzik yaptığını İstanbul’da bir kez daha gösterdi.
2006’da Kuruçeşme Arena’da verdiği konserle kıyaslarsam, performansını bu kez daha güçlü buldum. Yüzündeki çizgiler biraz daha artmış olsa da, gri tişört, siyah pantolon ve yelekten oluşan spor şıklığı ve hiç bozulmayan sesiyle zamana meydan okuyordu yine.
Sadece 13 dakika gecikmeyle sahneye gelişi bile profesyonelliğin göstergesiydi. 1993 yılından bir şarkıyla, “If I Ever Lose My Faith in You” ile açtı konseri. Alkışlara Türkçe “Teşekkürler, Merhaba!” diye karşılık verip, uzun zamandır birlikte çalıştığı Dominic Miller (gitar), Vinnie Colaiuta (davul), David Sancious (klavye), Peter Tickell (elektronik keman) ve Jo Lawry’den (vokal) oluşan ekibini tanıttı.
Sting, her ne kadar “Back to Bass” adını taşıyan bu turnesinde beş kişilik ekibiyle daha yalın akustik bir soundu hedeflemiş olsa da, zaman zaman gümbür gümbür inletti mekanı.
Bas gitarını çalıp “The End of Game”i ya da ”Shape of My Heart”i söylerken o bilgece sakinliği hakimdi sahneye ama ne zaman “Demolition Man”i, “Driven to Tears”ı çaldılar, o zaman The Police döneminin enerjisi yayıldı ortama.
Bas gitarını çalıp “The End of Game”i ya da ”Shape of My Heart”i söylerken o bilgece sakinliği hakimdi sahneye ama ne zaman “Demolition Man”i, “Driven to Tears”ı çaldılar, o zaman The Police döneminin enerjisi yayıldı ortama.
Konser boyunca Sting’in şarkılarını arka arkaya dinlerken, rock, pop, soul, reggae ritimleri doldurdu kulaklarımızı. Hele bir an vardı ki, tüm grup adeta doğaçlama yapan bir caz grubu gibi melodinin akışına sürüklendi. Gitarın keman, klavye, davul ile atışmaları ve ardından gelen müthiş sololar, gecenin en büyük alkışını topladı. Her biri kendi enstrümanına hakim çok usta bir ekibi var Sting’in. Özellikle Peter Tickell ve geri vokalde harikalar yaratan Jo Lawry’nin adlarının altını ayrıca çizmek gerek.
Şarkıların bazısına yapılan yeni düzenlemeler oldukça başarılıydı. Özellikle The Police’in 1978 tarihli ilk albümünden “Roxanne”in uzatılmış versiyonu bu açıdan dikkat çekiciydi.
İzleyicileri en çok hareketlendiren şarkılardan birisi, ekibe klarnette Serkan Çağrı, perküsyonda Gurur Nar ve kanunda Devrim Ekiz’in katılımıyla yorumlanan “Desert Rose” oldu. Sting’in “Yallah Yallah” nidalarıyla eşlik ettiği şarkı, müziğin rotasını birkaç dakika için doğuya çevirdi. Sahnedeki bu buluşma fikir olarak güzeldi ama bence iyi çalışılmış olduğu izlenimini vermedi.
Sting ve ekibi, gelmiş geçmiş en takıntılı aşk şarkılarından birisi olan “Every Breath You Take”i çalıp sahneden ayrıldığında, yaklaşık 15 bin kişiden yoğun tezahürat duyuldu. Tekrar gelip “Next to You” ile sarstılar salonu. Tam iki saat süren konserin kapanışında 25 yıl önce ilk kez duyduğumuz “Fragile”ı dinlerken, Sting’in The Police’ten ayrıldıktan sonra rock, caz ve dünya müziğine kucak açan solo kariyerinin bütün görkemini koruduğunu düşünüyordum.
Setlist: If I Ever Lose My Faith in You / Every Little Things She Does Is Magic / English Man in New York / Seven Days / Demolition Man / I Hung My Head / The End of the Game / Fields of Gold / Driven to Tears / Heavy Cloud No Rain / Message in a Bottle / Shape of My Heart / The Hounds of Winter / Wrapped Around Your Finger / De Do Do Do, De Da Da Da / Roxanne /
Bis: Desert Rose / King of Pain / Every Breath You Take
Bis II: Next to You / Fragile
Konserin kapanışını yapan "Fragile"ın videosunu çektim.
(Fotoğraflar bana aittir.)
-