Dün akşam Savages grubunu bir kez daha dinlemek için bu kez New York'ta Bowery Ballroom'daydım. Hasta olmama karşın karlı, soğuk bir havada düştüm yola, titreye titreye vardım mekana. Ayakta nasıl duracağım diye düşünüp dururken üst kattaki masalar gözüme ilişti. Her zamanki gibi erken gitmiş olduğum için en öndeki masa henüz boştu. Hemen kaptım orayı.
Konsere gitmeden birkaç saat önce No Bra adlı bir ön grup olduğunu öğrenmiştim. Bowery Ballroom'un sitesinde "İngiltere'den endüstriyel müzik yapan bir grup" diye yazıyordu. Merak ettim ama zaman bulup daha fazla araştıramamıştım. Twitter'da birkaç arkadaşla ismin ilginçliği üzerine yazışmıştık. Fakat ben açıkçası bunun sadece isimde kaldığını düşünmüştüm.
Saat 21.00'de ışıklar karardı, uzun boylu bir kadın belirdi sahnede. Üzerinde dar ve kısacık bir kot şort ile kolsuz bir tişört vardı. Fileli yırtık çorapları ve yüksek topuklu ayakkabıları feminen bir görüntü vermişti ona ama sıradışı bir şekilde erkeksi bir duruşa sahipti. Sahnedeki bilgisayarın bir tuşuna dokunup müziği başlattı. Endüstriyel müziği tekno ritimleri ve Alman folkuyla buluşturan müziğin üzerine konuşur gibi monoton bir ses tonuyla söylüyordu sözleri. Son derece ciddi bir şekilde mikrofonun önünde hiç hareket etmeden durmuş gözlerini kapatmıştı. Şarkının sonunda birden tişörtünü çıkarıp yere attı. O anda No Bra'nın sadece isimde kalmadığını anladık. Sarkmış göğüslerini hiç umursamadan ortaya çıkarmış adeta meydan okuyordu.
Şarkı sözlerine kulak verdikçe müziğini bu şekilde sunmasının ardındaki nedeni de daha iyi anladım. Heteroseksüel ahlakı eleştiriyordu şarkılarında. "Do her, fuck her... She takes it up the ass" diyor, sonra sözleri değiştirip "Do him, fuck him" diye devam ediyordu. Anal seksten söz ederken geleneksel seks algısıyla dalga geçiyordu.
Şarkılarının hepsi seks ya da cinsiyet ile ilgili değildi; New York'un gariplikleri, yüksek maaşlı züppeler, insan ilişkileri, ikiyüzlülük üzerine de diyecekleri vardı. Hiçbir şey yapmadan sabit bir şekilde durup şarkı söylese de tiyatro performansı gibiydi konser. Bir meydan okuma vardı duruşunda; hem erkek gibiydi hem de kadın.
Bir ara seyircilerden bir kadın, "I wanna lick your boobies!" diye bağırınca donuk bir yüzle, "Come up after the show" diye yanıt verdi ama onun dışında kişisel bir diyaloga girmedi. Bir saat böyle sürdü performans. Müziği beni cezbetmedi ama bence cesaretinin dışında önemli bir mesajı etkileyici bir şekilde veriyordu. Superbowl sırasında Janet Jackson'ın göğsü televizyonda göründü diye ayağa kalkan bir ülkede bu tür şovları yapmak gerekli. Kanallar dehşet verici katliam sahnelerini yayınlamaktan çekinmezken bir kadın göğsü ortalığı karıştırabiliyor. Bu nasıl ikiyüzlü bir ahlaktır diye sormaz mı aklı başında insan? Bunu soranlardan biriydi Susanne Oberbeck. Bowery Ballroom'un sitesindeki bilgi de tam doğru değilmiş. Aslen Alman olan Oberbeck, sonra Londra'ya taşınmış ve şimdi de New York'ta yaşıyormuş. Onunla tanışmamız böyle beklenmedik bir şekilde oldu.
Onu ön grup olarak seçtiği için Savages elemanlarını da kutlamak gerekir. Tavır alan ve bunu çoğunluğun tepkisinden çekinmeden ortaya koyanlara saygı duyuyorum.