17.07.2013
Müzik yazılarımı takip edenlerden bazıları soruyor; "Neden bir süredir albüm eleştirisi yazmıyorsunuz?" diyorlar. Onlara bir açıklama borçluyum. Kişisel olarak biraz zor bir yıl geçiriyorum. O yüzden albüm yazılarına zaman ayıramaz oldum. Ben, bir albümü dinler dinlemez onun hakkında yazı yazamıyorum. Bazen bakıyorum yabancı dergilerin yazarları bir albüm internete düşer düşmez hemen yazı yayınlıyorlar. Rekabet ortamında ilk eleştiriyi yazma çabasını anlıyorum ama benim yapabileceğim bir şey değil bu. Bir albüm hakkında tam bir görüş oluşturabilmem için, onunla bir süre yoğun bir zaman geçirmem, gece gündüz, farklı ortamlarda onun bana hissettirdiklerini içime sindirmem gerekiyor. Elbette ilk izlenim olarak teknik bilgiler verilebilir ama ben daha çok bana hissettirdiği duygunun peşindeyim ve onu doğru yansıtmak istiyorum.
Bir süredir yaşadığım zorluklara mayıs ayı sonundan itibaren ülkenin içine girdiği kaos ortamında başka herhangi bir şeye odaklanamama sorunu de eklendi ve bugüne kadar geldik. Ancak bu arada çok güzel albümler çıktı ve hakkında eleştiri yazamadığım her albüm için kendime kızdım. Bundan sonra eskisi gibi daha sık yazmaya çalışacağım; çünkü müzik benim yaşama sevincim, nefes alma yolum. O yol hep açık kalmalı.
***
Bu açıklamadan sonra yeniden bir eleştiri kaleme almak için bana güçlü bir ilham veren albüme geçebilirim. O albüm, Teho Teardo ile Blixa Bargeld'ın işbirliği sonucunda ortaya çıkan "Still Smiling". Aslında İtalyan plak şirketi Specula Records'tan nisan ayında çıktı ama geri kalan Avrupa ülkelerine dağıtımı haziran ayının sonunda oldu.
Blixa Bargeld'ı tanımayan var mıdır bilemiyorum. Müzik tarihinde
Einstürzende Neubaten ve
Nick Cave and the Bad Seeds ile öyle bir iz bıraktı ki, ne unutulur ne de unuttturulur. Einstürzende Neubaten son birkaç yıldır aktif değil; en son 2007'de albüm kaydettiler, 2010'da 30. kuruluş yıldönümlerini kutlamak üzere Avrupa'da turneye çıktılar. Ondan sonrasında Blixa Bargeld, elektronik müziğin en yetenekli isimlerinden
Alva Noto (
Carsten Nicolai) ile 2007'de başladığı işbirliğini sürdürdü. İkili, 2010'da bir EP ve albüm yayınladı, konserler vermeye başladı. (Alva Noto ve Blixa Bargeld ile geçen yıl Borusan Müzük Evi'ndeki İstanbul konserleri sırasında yaptığım röportaj için link:
http://zulalmuzik.blogspot.com/2012/12/sosyalizm-egoizm-ve-deneysellik.html)
Teho Teardo ise, rock grubu Meathead'in kurucularından İtalyan bir müzisyen ve besteci. 90'lı ve 2000'li yıllar boyunca birçok müzisyenle işbirliği yaptı, aralarında Il Divo'nun da olduğu filmler için müzik besteledi. Teardo, Blixa Bargeld ile ilk kez 2011'de "Ingiuria" adlı tiyatro oyununa yaptıkları katkı sırasında tanışmış; daha sonra da "A Quiet Life" adlı bir filmin müzikleri için bir araya gelmişler.
Bu kez ikilinin işbirliğinden Berlin ve Roma'da 2012/13'te kaydedilen 13 şarkılık enfes bir albüm ortaya çıktı. Kayda, Teardo ve Bargeld'ın yanı sıra, ünlü yaylı dörtlüsü The Balanescu Quartet de katkıda bulunmuş.
Albüme adını veren şarkı, "Still Smiling"i ilk duyduğum andan beri Haziran Direnişi'nin zor zamanlarında sığınağım oldu. Çünkü Blixa Bargeld, şarkıda bütün olumsuzluklara karşın hala güldüğünü anlatıyor. Geçmişe doğru bakıyor, karanlık günleri, bazı ilişkilerinin bitişini hatırlıyor. "En karanlık günü de hatırlıyorum ama o sonuncu değildi" diye itirafta bulunuyor. Yine de "biçimsiz ruhumum en derinliklerinde hala gülüyorum" diyor. Blixa Bargeld'ın konuşur gibi söylediği bu sözlere yaylılar eşlik ederken, sona doğru bir yerde sesinin tonu değişiyor, hırlarcasına "Still Smiling" diye defalarca söylüyor dizeyi. İçerdiği kara komedi üzerimde öyle bir etki bıraktı ki, ne zaman umuda ihtiyacım olsa dinleyeceğim şarkılardan birisi de artık bu.
"Still Smiling" beşinci sırada ama özel hislerim nedeniyle ilk ondan söz ettim. Aslında açılışı yapan şarkı "Mi Scusi". "Aaahhh!" diye bir inleme ve ardından çellonun devreye girişiyle başlıyor albüm. Albüm boyunca İtalyanca, Almanca ve İngilizce sözler şarkılarda iç içe geçmiş durumda. Blixa Bargeld, dil üzerindeki ustalığını ve merakını bir kez daha konuşturmuş albümde ama İtalyanca konuşurken ortaya çıkan aksanından dolayı da affını rica ediyor "özür dilerim" anlamına gelen şarkıda. "Başka bir dilde öpebilir miyim?" diye sorarken, basit bir anlatımla dilin zihnimizde kurduğu baskıya felsefi bir bakış da getirmiş oluyor.
Albümün en güzel şarkılarından bir diğeri "Come Up and See Me"de, Blixa Bargeld'ın usta vokaline yaylılar ve sürükleyici bir ritim destekliyor. Şarkının hüzünlü melodik yapısı içinde birden yaylılar duruyor; fonda klavsen çalarken Bargeld, İtalyan medya kuruluşlarının adlarını sayıyor ve arkasından da "the man who screwed a whole country" diyor. O adamın İtalya'nın başına bela kesilen Berlusconi olduğunu anlamak zor değil. Şarkıyı ilk duyduğum andan beri Türkiye için uyarlansa, medya kuruluşları olarak da NTV, CNN Türk, Habertürk, Sabah, Yeni Şafak, TRT Star, Bugün ve türevleri sayılsa ne iyi olur diyorum.
Üçüncü şarkı "Axolotl", albümdeki en garip soundu olan şarkı. Benim gibi garip seslere meraklı olan herkes için "Axolotl"u dinlemek ilginç bir deneyim olacaktır. Şiddetli bir çelloyla başlıyor şarkı, 35 saniye sonra birtakım elektronik sesler devreye giriyor ve ona Blixa Bargeld'ın diliyle çıkardığı acayip sesler de ekleniyor. Blixa Bargeld'ın Almanca vokalini ancak 2. dakikadan sonra duyuyoruz, 3. dakikada ise o meşhur çığlığı başlıyor. Bir yerde "Ben küçük bir Axolotl'um" diyor. Axolotl, bir tür meksika semenderinin adı. Bütün o tuhaf seslerin arkasındaki düşünce buradan geliyor. Bir semenderi Blixa Bargeld'dan daha iyi kimsenin sesle canlandıramayacağından artık eminim.
"Alone with the Moon", İngiliz üçlü The Tiger Lillies grubunun kurucusu Martyn Jacques'ın yazdığı aynı adlı şarkının cover'ı. Blixa Bargeld, cover'ın hakkını tam anlamıyla vermiş; diğerlerine göre konuşma havasından uzaklaşıp gerçek anlamda şarkı söylemiş burada. Şarkının romantik atmosferinden sonra "What If...?" ile girilen gerilimli hava albümün içerdiği tezatlara iyi bir örnek. Önce kontrabas, ardından keman sesleri duyuluyor, yaratılan dramatik sound ile birlikte "Ya cennette huriler beklemiyorsa, ya hepsi bir tercüme hatasıysa?" diye soruyor Bargeld. "Ne güzel bir gün! Ne güzel hava ama benim bütün duyduğum bir yazıcı" dediğini duyuyoruz ama şarkının tam olarak ne hakkında olduğunu bulmak için İtalyanca kısmı iyice anlamak gerekiyor. "Nur Zug Erinnerung" adlı Almanca şarkı için de aynısı söz konusu. (Bu konuda birisi bana yardım ederse çok sevinirim.)
Albümün kapanışını Blixa Bargeld'in bugüne kadar yazdığı en kişisel şarkılarından birisi yapıyor. Turnedeyken taksi, otel odası ve sahne arasında yaşadığı rutin hayattan söz ediyor. "Taksi, oda servisi ya da mastürbasyon..." diyor bir yerde. Sonra yaptığı röportajlardan duyduğu sıkıntıyı açığa vuruyor. "Nick Cave ile yeniden çalacak mısınız?" diye soruyor İngilizce aksanı bozuk bir kadın. İlginçtir; ben röportaj yaparken Nick Cave hakkında hiç soru sormamıştım ama kendisi konuyu oraya getirmişti.
"Still Smiling", "Defenestrazioni" adlı şarkının atmosferik soundu ile sona ererken Blixa Bargeld, "Hepimiz uçabileceğiz, şarap içeceğiz, bulutlarda kahvaltı edeceğiz" diyor. Şarkının ismi Türkçe'de pencereden fırlatma ya da işten kovulma/siyasi partiden atılma anlamlarına geliyor. Belki de bireyin bağlı bulunduğu gruplardan kurtulup kendi benliğini bulunca özgürleşeceğini anlatmak istiyor Bargeld. Öyleyse doğru söylüyor...
Albüm boyunca şarkı sözleri, hayata dair birbirinden ilginç kavramları farklı dil yapıları içinde birbirine perçinlemiş. Hem düşündürüyor, hem merak ettiriyor hem de güldürüyor. Teho Teardo ve The Balanescu Quartet'in enstrümanlardaki ve ses kurgusundaki üstünlüğü de buna eklenince, çok çarpıcı, olağanüstü güzel bir albüm kaydedilmiş. Blixa Bargeld'ı canlı dinlemiş olanların da mutlaka albümü dinlerken aklına konserdeki dik duruşu, sert bakışları ve ilginç yüz mimikleri gelecektir. Ama bu deneyimi yaşamamış olanların da Bargeld'ın sesiyle yarattığı tiyatrodan müthiş bir keyif alacaklarını düşünüyorum. İnsana dair birçok farklı duyguyu vokaline bu yetkinlikte yansıtabilen fazla müzisyen yok. Benim için yılın olumlu anlamda en sarsıcı albümleri arasında "Still Smiling". Klasik, elektronik, avangart ve deneysel müzik türlerinin sıradışı bir buluşması. Baştan sona dinlenmesi, zaman ayırılıp yaşanması gereken, ciddi ama espriyle dolu, sofistike bir albüm bu; geçiştirmeye gelmez.
-