2012'de SXSW'da beni en çok etkileyen performans, 2010'da San Francisco'da kurulan black metal grubu Deafheaven'a aitti. Günün yorgunluğuyla ayakta zor dursam da, onları dinlemek için gece 01.30'da The Bat Bar'a gitmiştim. Performansları bittiğinde saat 03.00'e geliyordu. Bardan çıkıp otele giderken gözlerimden akan yaşları engelleyemedim. Yaşadığım deneyimin yoğunluğundan, güzelliğinden sarsılmıştım. Bazı konserler, insanın hayatında belirgin bir iz bırakır ya, öyleydi Deafheaven'ı canlı dinlemek. Sonra otel odasına girdiğimde mekan dar geldi bana. Uyuyamadım. Lobiye inip boş boş dolaştım ama baktım olmayacak, yine odaya dönüp açtım bir bira, pencereden gün doğumunu izledim. Uykusuz kaldığım o gece için Deafheaven'a hep müteşekkir kalacağım. Uğruna uykularımı yitirdiğim müziklerin yeri ayrıdır elbette.
İlk albümleri "Roads to Judah", 2011'de çıktığında black metal camiası içinde derhal dikkat çekmişti Deafheaven. O sırada beş kişilik bir ekiplerdi. Kerry McCoy'un müthiş gitar riff'leri ve vokalist George Clarke'ın gırtlağını yırtarcasına olağanüstü çığlıklara dönüştürdüğü vokali, iyi bir kulağı hemen yakalayacak türdendi. Adına uygun karanlık ama black metal denilince çizilen sınırların dışında kalan etkileyici bir karakteri vardı müziğin. Austin'deki konserde beni o kadar çok etkileyen şey de, ruhuma dokunan katıksız içtenlik ve büyük tutkuydu. Bunu hissettiğim anda diz çöküp, başımı öne eğmekten başka bir şey yapamıyorum. İkinci albümlerinde de aynı hissi yaşayacağım anı sabırsızlıkla bekledim.
Nihayet haziran ayında Deathwish, Inc. adlı bağımsız bir plak şirketi yayınladı "Sunbather"ı. İki albüm arasında beş kişilik gruptan ayrılanlar olmuş, Kerry McCoy ve George Clarke ikili olarak yola devam etmişlerdi. Benim konserde gördüğüm grup da beş kişilikti. Sound konusunda endişe duyanlar vardı ama ben kalan iki kişinin grubun temeli olduğunu bildiğimden umutluydum. McCoy ve Clarke, albümdeki şarkıları birlikte yazmışlar; stüdyoda birbirlerine karşılıklı ilham vererek yol almışlar. Şarkı sözleri Clarke'a, riff'lerin büyük kısmı ise McKoy'a ait. Kayıtların son aşamasında aralarına davulda Daniel Tracy de katılınca, taze kanı bulup eksikleri tamamlamışlar.
"Sunbather", gerek adı gerekse pembe renkli kapağıyla bir black metal albümü için epey sıradışı. İlk anda insana dikkat çekmek ve black metal camiasına "Sizin klişelerinizi reddediyoruz," demenin bir yolu olarak düşünülmüş gibi geliyor. Ancak garip bir tezat gibi dursa da, albüme ilham veren ana temayı öğrendiğinizde mantıklı geliyor. "Güneşlenen bir kız var, her türlü endişeden uzak görünüyor ama diğer yanda ben de 'hayatımı bu kadar zorlaştırmak için ne yaptım?' diye düşünüyorum. Bu his, bir insanın sahip olmadığı şeylerle ilgili," diyor Clarke. San Francisco Bay Area'da yoksul mahallelerde yaşamanın, insanların sahip olduğu servet farklarına tanık olmanın getirdiği bir his olduğunu söylüyor.
Birileri çok rahat hayatlar sürerken, birilerinin de ideale ulaşmak için sürekli çabalamasının verdiği öfke sinmiş açılış şarkısı "Dream House"a. Bu yıl duyduğum en güzel şarkılardan birisi kesinlikle. Yaklaşık 10 dakika sürüyor ve birden ortasında bir yerde bütün o öfke gidiyor, kısa bir süre tek bir gitarın tınıları eşliğinde sakinlik oluyor, sonra yine çığlıklar yükseliyor. Şarkı geçişlerine de yerleştirilen bu kısa parçalar dikkat çekici. Stüdyoda provalar sırasında ortaya çıkan melodik parçaları bir şekilde kullanmak istemişler. Dinleyici için albümü baştan sona dinlerken şarkılar arasında bağ kuran bu şarkılar, aynı zamanda albüm kayıt sürecinin gelişimini de ortaya koyuyor.
Black metal deyince çoğu kişinin aklında beliren soundun ötesinde, shoegaze, enstrümantal rock tadı da taşıyan deneysel bir albüm "Sunbather". Dört uzun şarkı arasına konulan "Irresistible", "Windows" ve "Please Remember", albümün başarısında önemli pay sahibi. "Windows"da San Francisco'da kalabalığa vaaz veren bir rahibin sesi ile Kerry McCoy'un bir uyuşturucu satıcısı ile yaptığı pazarlığın ses kayıtları sample olarak kullanılmış. Fonda gerilim filmini andıran gizemli bir müzik akıp giderken bu konuşmalar birbirine geçiyor.
İlginç bir sample kullanımı da "Please Remember"da yapılmış. Şarkının başında Fransız grup Alcest'in kurucusu Neige (Stephane Paut), Milan Kundera'nın "Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" adlı romanından bir bölümü okuyor. Giderek yükselen drone sonunda kulakları delen bir alarm haline gelinceye kadar sürüyor ve o noktada yine her şey duruyor, mikrofonu klasik gitar kapıyor. Şarkının geri kalan yarısı hüzünlü bir uysallıkla bitiyor.
"Sunbather", çok iyi bir çıkış albümüyle kariyerine başlayan Deafheaven'ın eleman kayıplarına karşın soundunu daha da zenginleştirip, sınırları çok üst seviyelere taşıdığı; hem karanlık hem sakin anları kusursuz bir uyumla sindiren, çok etkili, dev bir duygu yumağı. İlk dinleyişte diz çöktürdü bana, başımı da büyük bir mutlulukla eğdim.
(Birisi albümün tüm kaydını YouTube'a koymuş. Dinleyin ama hem müzik arşiviniz için hem de gruba destek olmak için albümü almanızı öneririm. Hak ediyorlar.)
-