7 Kasım 2013 Perşembe

BODY/HEAD @ SALON


By on 12:48:00

Ülke gündemini işgal eden "kızlı erkekli ev" saçmalığının tüm şiddetiyle sürdüğü günün akşamında Kim Gordon'u yeni projesi Body/Head ile canlı dinlemek, yaşadığımız coğrafyadaki akıldışı durumun somut bir belgesi gibiydi. Kültür alanında yaşadığımız çağa özgü ufuk açıcı işler olmaya devam ediyor, rock müziğin kadın efsanelerinden birisi kentimize geliyor ve aynı anda ancak birkaç yüzyıl öncesinde olabilecek temel hak ihlalleri yaşanıyor. Absürdlüğün de ötesinde gerçeküstü bir kabus gibi son altı aydır olup bitenler. Siyasetin toplumun çok gerisinde kaldığı bir ülkede yaşamanın acıları, eziyeti her gün yeniden tekrarlanıyor. Müzik festivalleri, konserler, tiyatrolar, kitaplar, sanat olmasa, kısa dönemli olsa da bize nefes aldıracak sığınaklar bulamasak, topluca delirebileceğimiz bir ortam söz konusu...

Dün akşam bu duygu ve düşünceler içinde Body/Head'i ilk kez canlı dinlemek üzere Salon'a gittim. Yaz başında sezona ara verildiğinden bu yana Salon'daki ilk konserimdi. Özlemişim. Sıcak bir havası var o mekanın. Ancak şu anda içinde yer aldığı Deniz Palas satıldığı için başka bir yere geçmesi planlanıyor. Bunu düşününce içimde bir burukluk hissettim. Beyoğlu-Taksim-Şişhane çevresindeki canlı müzik mekanları giderek azalıyor, sanki bir zemin kayıyor ayağımızın altından... Umarım en kısa zamanda yeni bir yer bulunur ve konserler devam eder.

Body/Head'i dinlemeye gelenler çok fazla değildi ama aralarında alternatif/deneysel müzikle yakından ilgilenen epey tanıdık yüz vardı. Sadece Kim Gordon'ı görmek için ya da Sonic Youth hayranı olduğu için gelenler de vardı belki ama tahminime göre onlar azdı. Çünkü konser başladıktan sonra konserden ayrılan pek insan görmedim; dinlemesi kolay olmayan karanlık şarkılara, alışılmış şarkı yapılarına ve sözlerine meydan okuyan bir müziğe ilgisi azalmadı kalabalığın.

Müzisyen, vokalist, görsel sanatçı, oyuncu, prodüktör, moda tasarımcısı Kim Gordon, 1981'den bu yana adının özdeşleştiği Sonic Youth'tan ve eşi Thurston Moore'dan olaylı bir şekilde ayrıldı. Bir kadının 30 yılını birlikte geçirdiği erkeği ve grubu başka bir kadın yüzünden terk etmesi, mutlaka travmatik bir durumdur. Ama Gordon, son derece yetenekli ve yaratıcı bir kadın ve ayakta kalmasını sağlayacak sanatı var. 2011'de Sonic Youth macerası bitince, hemen müzisyen arkadaşı Bill Nace ile işbirliği yaptı ve Body/Head adlı ikiliyi kurdu. Bu yıl eylül ayında ilk albümleri "Coming Apart" yayınlandığında birçok kişi gibi Sonic Youth hayranları da şaşırdı. Çünkü sadece iki gitar ve vokalle yapılan müzik, oldukça deneysel bir noise rock. Pink Floyd'un Syd Barrett'lı dönemi ve film yönetmeni Catherine Breillat'dan esinlenen albüm, tamamen gitar doğaçlamaları ve saykedelik noise/drone üzerine kurulmuş. Büyük bir bölümü enstrümantal ama Kim Gordon'ın vokalde bazen mırıldanırcasına, bazen de ulurcasına söylediği vokaller de, büyük ölçüde kendi özel hayatına odaklanan ve en içten hislerini ortaya koyan doğaçlamalar.

"Coming Apart" adından da anlaşılacabileceği gibi, ilişkiler, seks ve kontrol odaklı temalara yoğunlaşmış bir albüm. Adını, Milton Moses Ginsberg'ün 1969 tarihli "Coming Apart" filminden almış. Konser sırasında da sahnede müzisyenlere büyük bir ekranda bu filmden ağır çekim görüntüler eşlik ediyor. Kim Gordon, 60 yaşına rağmen hala sahnede göz alıcı bir diva. Diva derken bu kelimeye olumsuz bir anlam yüklemiyorum elbette; enstrümanına tamamen hakim, sahnede nasıl duracağını bilen ve o duruşundan ödün vermeyen bir müzisyen. Diz boyundaki dar eteği, askılı bluzu, pırıltılı topuklu ayakkabıları, dağınık saçları ve yüzündeki soğuk, ciddi ifadesiyle anıt gibi bir kadın.

Tam kaç yaşında olduğunu bulamadım ama Gordon'dan çok daha genç gözüken Bill Nace, cazdan rock'ın farklı türlerine kadar birçok isimle işbirliği yapmış, deneysel müziğin bir doğaçlama ustası. Daha önce de çalışmalar yapan ikili, birlikte çalma kimyaları uyunca, işi ilerletmeye karar vermiş. O söz ettikleri kimyaya gözümüzle kulağımızla tanık olduk dün akşam. İki gitarın çıkardığı tuhaf seslerin uyumu dikkat çekiciydi. Biri diğerini yönlendirmiyor, her ikisi de kendi dilini konuşuyordu; arada gerilimler olsa da konuşmalar akıcı şekilde sürüyordu. Kim Gordon'ın vokallerinden tam bir öykü çıkarmak çok olanaklı değil ama müziğin kimi zaman artan şiddeti, dinleyicinin ruh dünyasında belli bir yönlendirme yapıyor.

Gordon ve Nace'in önlerinde duran pedallar aracılığıyla yarattıkları yırtıcı sesler, bir yandan da arkada gösterilen filmin ruhuna da uyuyordu. Özellikle albümdeki 17 dakikalık "Frontal" çalınırken dikkatimi çekti; Gordon, "Senin önünde dururken ne yapabilirim? / Kendimi çok zayıf ve aptal hissediyorum" derken, aynı anda filmde bir erkek, yere uzanmış genç bir kadının üzerine oturmuş çok yakın plandan fotoğraflarını çekiyordu. Şarkı sözleri ile bu sahnenin uyumu, görüntülerin tesadüfen akıp gitmediğini gösteriyordu. O anda gitarların yarattığı gürültü öyle çarpıcıydı ki, insan şarkıdaki ve filmdeki kadının hissettiklerini kendi ruhunda hissediyor.

İşitsel - görsel arasındaki etkileşim açısından çok ilginç bir konserdi. Kim Gordon, bu etkileşimi "sanki filmde oynuyormuşuz gibi hissediyorum ama o kendi filmimiz" diye anlatıyor. Konser boyunca bir gözlemci olarak ben de, gölgeleri ekranın üzerine düşen müzisyenleri filmle bir bütün olarak algıladım. Görsel malzemeyi sahneden kaldırsak, konserin verdiği duygu kesinlikle farklı olur, etkisi azalırdı. Nitekim albümü evde oturup baştan sona dinlemekte zorlanan bir tanıdığım, konserde çok daha sürükleyici bulduğunu söyledi.

Kim Gordon, bir röportajda doğaçlamalar nedeniyle albümü baştan sona tamamen aynı şekilde çalamayacaklarını söylemişti. Dün akşam bizim duyduğumuz da albümden farklıydı. Bazı gruplar vardır; albümdeki soundu aynen konserde de yakalamaları sizi etkiler ama Body/Head gibi bir grup için önemli olan, iki müzisyenin gitar aracılığıyla kurduğu yoğun diyalog. Grubun adındaki gibi, birisi olmadan diğeri olamayacak beden ile kafanın oluşturduğu çok bütünlüklü bir oluşum Body/Head. Buna tanık olmak güzeldi. Ancak konser çok kısa sürdü; 50 dakika sonra teşekkür edip sahneden ayrıldılar. Bis yapılacak bir konser de değildi. Kim Gordon ve Bill Nace, umarım gelecekte yeni albümler kaydetmeye devam ederler ve tekrar gelirler buralara.



(Fotoğraflar bana aittir.)

-

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate