7 Mart 2014 Cuma

BARGELD VE TEARDO MÜZİĞİN DİLİNİ KONUŞTURDU


By on 15:04:00

07.03.2014

Blixa Bargeld'ı İstanbul'da en son Borusan Müzik Evi'nde canlı dinleyeli 15 ay olmuş. O konserde Alva Noto ile sıradışı bir performans sergilemişler, iki gece arka arkaya müziğin gücünü iliklerimize kadar hissetmemize neden olmuşlardı. Aradan geçen 15 ay, hem benim kişisel yaşantım hem de Türkiye'nin koşulları açısından çok zor bir dönemdi. Tam o arada İtalyan müzisyen, besteci Teho Teardo ile Blixa Bargeld'ın ortak imzasını taşıyan "Still Smiling" girdi hayatıma. Hani bazı anlar vardır, bir şarkı duyarsınız ve o size etrafınızdaki herkesten, her şeyden daha yakın gelir; işte bana o duyguyu 2013'ün kaotik Haziran ayında bu şarkı yaşattı. (Albüm hakkında yazdığım yazı) O günden beri de bu şarkıyı canlı dinleyeceğim anın hayalini kurdum. Sonunda birkaç ay önce Salon'da konser verecekleri haberini aldım. Her günün sonunda takvim yapraklarını birer birer yırtarken heyecanlanmamı sağlayan ender konserlerden biriydi.

Dün akşam bu heyecanla gittim Salon'a. Her iki katta da, doğru bir tercihle, sandalyeli oturma düzeni uygulanmıştı. Kısa bir bekleyişten sonra her üçü de tamamen siyah giysiler içindeki müzisyenler sahnede yerlerini aldı. İkilinin geçen yıl verdiği konserleri Youtube'da izlediğimde çellist Martina Bertoni'nin yanı sıra, bir yaylı dörtlüsünün de sahnede yer aldığını görmüştüm. Ancak bu kez yanlarında sadece Martina Bertoni vardı; albümde The Balanescu Quartet'in icra ettiği yaylı seslerinin yerini, dün akşam bilgisayardaki kayıtlar aldı. Bunun yarattığı bazı sıkıntılar oldu konserde. Blixa Bargeld'ın bilgisayardan gelen seslerden memnun olmadığında, hem gitar çalan hem de aynı anda bilgisayarı kontrol eden Teardo'ya ters bakışları ve hafif çıkışları oldu. Zaman zaman çellonun ve gitarın sesi fazla yükseldi ve Bargeld'ın gür sesinin önüne geçti. 



Ancak belli ki Bargeld'ın iyi bir günüydü dün; şarkı aralarında Teardo ile espriler yapıp şarkılara dair bilgiler verdi, dinleyiciden gelen tepkilere gülümsedi. Her zamanki gibi siyah gömlek, ceket, yelek ve pantolondan oluşan sahne kıyafetinin içinde görünümü aynıydı ama rahat bir ruh hali içinde olduğu belliydi. Açılışı, "Still Smiling" albümünden "Nur Zur Erinnerung" ile yaptılar. Çellonun yarattığı gerilime karşılık veren gitar tınıları ve Bargeld'ın Almanca sözleri yorumlarken çıkan kararlı yorumu, daha ilk andan yarattığı dramatik atmosferle salonun havasını değiştirdi. Arkasından yine aynı albümden "Mi Scusi" ile devam ettiler. Türkçe anlamı "özür dilerim" olan şarkıda birtakım çarpıcı sorular yöneltiyor Bargeld. "Farklı bir dilde öpebilir miyim?", "Başka bir dilde ben kimim?" ve "Metaforlar beni izler mi?"gibi sorular suratımıza çarparken, incelikli enstrümantasyonun yarattığı sıradışı seslerin içinde adeta olduğumuz yere çivilendik.



Sıra "Axolotl"a geldiğinde, gerilimli çelloya, Blixa Bargeld'ın dilini ağzının içinde dolandırarak çıkardığı müthiş sesler eşlik etti. İlk iki dakika bu şekilde elektronik sesler, çello tınıları ve Blixa Bargeld'ın yarattığı o tuhaf seslerle geçti, 2. dakikada Almanca vokal devreye girdi ve 3. dakikada Blixa Bargeld'ın meşhur çığlığı kulaklarımıza doldu. "Axolotl"un bir Meksika semenderinin adı olduğunu düşünürsek, bundan daha iyi bir canlandırma olamazdı; albümü dinlerken bunu hissetmiştim ama canlı tanık olmak ayrıca güzeldi. Blixa Bargeld, sadece farklı insan tiplerine değil, farklı canlı türlerine de sesiyle hayat vermekte en usta müzisyen. Sadece bu niteliği bile onu herkesten ayrı bir yere koyuyor benim gözümde. 

"Still Smiling"in ilk notaları duyulduğunda bir hayalimin daha gerçekleştiği andı. Gezi Direnişi'nden bu yana bana güç veren şarkıda, "En karanlık günü de hatırlıyorum ama bu sonuncu değildi," diyor Bargeld, ama yine de "biçimsiz ruhumun en derinliklerinde hala gülüyorum" diye avunuyor. Ancak o sözleri söylerken mimiklerinden anlaşıldığı gibi ironik bir avuntu bu… 



Konser boyunca şarkılar albümdekinden farklı bir sıralamaya tabi tutulsa da, 12 şarkının da hepsi çalındı. Bis için sahneye tekrar gelmelerinden önce "Defenestrazioni" dışında tüm albümü canlı dinledik. O ana kadar araya sadece bir cover girdi. Brezilyalı müzisyen Caetano Veloso'nun "The Empty Boat" adlı şarkısının enfes bir yorumunu duyduk Bargeld'dan. (Albümde yer alan "Alone With The Moon", The Tiger Lillies grubunun kurucusu Martin Jacques'in yazdığı bir şarkının cover'ı.

Alkışlar üzerine sahneye tekrar gelen ekipten tek bir şarkı ya da en fazla iki şarkı beklerken, "Defenestrazioni" ile birlikte, Teho Teardo ile Blixa Bargeld'ın bu yıl 1 Mart'ta satışa çıkan yeni kısaçaları "Spring"de yer alan üç şarkıyı daha dinledik. A yüzündeki "The Empty Boat"tan sonra yeni kaydettikleri "Nirgendheim", bence konserin en muhteşem dakikalarına imza attı. Hüzünlü, şiirsel ve çok etkileyici bir şarkı. Bargeld'ın mızıka çaldığı, çığlıklarını esirgemediği, içinden ateş çıkarcasına söylediği, epik bir eser! (Ne yazık ki şarkının sadece 1 dakikasını kaydedebildim. Aşağıda onu paylaşıyorum.)



Bu sırada İtalyanca bir şarkının öncesinde dinleyicilere sorular yönelten Bargeld'a verilen bir yanıt, konserin unutulmaz anlarındandı. Farklı dillere vurgu yaparak, "Kaç kişi İtalyanca konuşuyor? Kaç kişi Almanca, İngilizce konuşuyor? Tabii kaç kişi Türkçe konuşuyor derseniz ben de onlar arasında yokum," dediğinde, kalabalıktan birisi "We all speak music!" diye karşılık verdi. Yüzündeki ifadeden anlaşıldığına göre Bargeld dahil, salondaki herkesin beğendiği bir yanıt oldu bu, kimisi alkışlayarak destek verdi. Yaşadığımız ülkeyi düşünecek olursanız, teknik anlamda aynı dili konuşan milyonlarca insanın içine düştüğü toplumsal anomi karşısında, ortak dilin her zaman anlaşmaya yetmediğini, aslolanın, düşünce yapılarındaki uyum olduğununetolarak görüyoruz. Blixa Bargeld, Almanca, İtalyanca hatta Japonca söyleyebilir ama onu anlamak için müziği yeter bize. Bu duyguyu her konserde yaşamak olanaklı değil. Teho Teardo ve Blixa Bargeld'ın farklı dilleri ve sesleri kullanarak yarattıkları "Still Smiling", her şeyden önce bunu hissettirdiği için olağanüstü bir albüm. Salon'dan iki saat sonra çıkıp Twitter'a baktığımda, yaşadığım ülkeyi tek başına yönetmeye çalışan politikacının "Youtube'u, Facebook'u, Twitter'ı gerekirse yasaklarız!" dediğini okudum. O anda aklıma "Come Up and Se Me"deki şu sözler geldi: "The man who screwed a whole country!"


Setlist: Nur Zur Erinnerung - Mi Scusi - Axolotl - Buntmetalldiebe - Still Smiling - Nocturnalia - What If…? - Konjunktiv II - The Empty Boat (Caetano Veloso cover) - Come up and See Me - Alone with the Moon - A Quiet Life - Negroni // Soli Si Muore - Nirgendheim - Defenestrazioni - Millions of Eels 

(Fotoğraf ve videolar bana aittir.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate