28 Mart 2014 Cuma

DOUGLAS DARE + NILS FRAHM @ GLASSLANDS


By on 02:16:00

27.03.2014

Bir gün önce 11 saat uçak yolculuğu yaparak vardığınız kentte, saat farkından dolayı uykusuzluktan ayakta zor durduğunuz ve havanın -2 derece olduğu bir günde konsere gidip 3.5 saat ayakta durur musunuz? Konserine gittiğiniz müzisyeni daha önce beş kere canlı dinlemişseniz, altıncı kez dinlemek için sokaklarda rüzgardan savrula savrula yürümeyi göze alır mısınız? Ben alırım; yeter ki sevdiğim bir müziği canlı dinlemek söz konusu olsun, şartları ve bünyemi zorlar giderim. Nitekim çarşamba gecesi New York'ta soğuktan yüzüm ve ellerim donmaya yüz tutsa da, şiddetli rüzgarın itişiyle yere kapaklansam da, sonunda Brooklyn'de eski bir ambardan dönüştürülen performans mekanı Glasslands'e varmayı başardım. İçinde bir barı, asma balkonu olan bu eski ambar, son yıllarda birçok önde gelen müzisyenin de konser verdiği popüler bir mekan haline geldi. Beni oraya götüren nedense, modern klasiğin en parlak yeteneklerinden Nils Frahm'dı. Her dinlediğimde daha iyi çaldığına tanık olduğum için, bir sonraki konserini heyecanla beklediğim bir müzisyen kendisi. Geçen yıl yayınladığı "Spaces" adlı albümünde kaydettiği aşamayı konserinde de görmenin ayrı bir zevki olacağından emindim. 

Glasslands'in sahnesi oldukça ufak; bir piyano ile klavye ancak sığmış, sahnenin kenarlarına dinleyiciler oturup dirseklerini dayamışlardı. Hani hep denir ya, sanki evin oturma odasında konser veriliyor gibi samimi bir görüntü vardı. Sahneye ilk olarak saat 19.30'da 23 yaşındaki İngiliz piyanist/vokalist Douglas Dare geldi.  (Bu arada Türkiye'deki konser mekanlarına tekrar hatırlatmakta yarar var. Evet, İstanbul'un şartları biraz farklı ama ön grup varsa 19.30, en geç 20.00'da çıkıyor sahneye.) Böylece mayıs ayında Erased Tapes etiketiyle yayınlayacak olan ilk albümü "Whelm"den şarkıları ilk kez konserde duymuş oldum. Mini konserinde arka arkaya duygusal baladlarını seslendirdi Dare. James Blake ve esin kaynaklarından biri olarak gördüğü Rufus Wainwright'ı andıran bir tarzı var; sesi, gücünü dokunaklı yorumundan ve şarkılarında anlattığı öykülerin gerçekliğinden alıyor. Açıkçası yarım saatlik konser yetmedi bana, albümünü merakla bekliyorum.



Douglas Dare'in ardından Nils Frahm, her zamanki gibi güleryüzü ve esprileriyle sahnedeydi. "Burada birçok elektronik müzik konseri veriliyor. Ben tek piyanomla ne yapabilirim diye düşünüp, yanımda eski bir elektronik davul da (drum machine) getirdim. Yeni bir şarkımı çalacağım onunla" dedi ve öyle nefes kesici güzellikte bir şarkı çaldı ki, tüm salonu adeta uçurdu. O çalarken aklımdan şu geçti: Frahm'ın bir sonraki albümü daha elektronik ağırlıklı olmalı. "Spaces"te farklı seslere yöneldiğinin işaretini vermişti ama belli ki onu daha ileriye götürüyor, ses ve enstrüman paletini genişletiyor. Piyanoyu kendine özgü sıradışı bir tarzla çalan bir Frahm, modern klasiğin ya da tek bir türün kalıpları arasına sıkışabilecek bir müzisyen değil. Konser boyunca zaman zaman IDM örnekleri verip, oradan ambient ve modern klasiğe uzandı. Sert darbeleriyle piyanoyu tuşlu bir çalgının ötesinde bir boyuta çıkarıp, ona perküsyon aleti ruhu kazandırdı. Konserin büyük bölümünde radikal, kışkırtıcı ve isyankardı piyanosu; uysal olduğu anlarda da bilindik klişe romantizmi değil, tutkulu bir dilin tınılarını yansıtıyordu.



"Spaces"ten şarkıları çalarken bir anda ayağa kalkıp solundaki mikser ve synthesizer'a yönelirken, sonra ani bir hareketle oturup piyanonun tuşlarına uzanıyor. Ses geçişlerini kontrol ederken, kendi çaldığını sample'layıp loop'a alıyor ve hepsini birden inanılmaz bir yetkinlikte koordine ediyor. Yeri geliyor, parmaklarındaki hızı izlemeye gözüm yetişemiyor; an geliyor "Screws" albümünden "You" adlı bestesinde olduğu gibi müthiş bir solo piyano eşliğinde minimalist dinginliğe dalıp gidiyorum. Bir eli piyanoda, bir eli Fender Rhodes üzerinde çalarken, "For - Peter - Toilet Brushes - More"da tuşların yaylarına ve mikrofonların üzerine müzik fırçası adını verdiği aletlerle vururken, akustik ile elektroniği benzersiz şekilde kaynaştırıyor.

Farklı soundları bütünleştiren "Spaces", eklektik tarzıyla, kuşkusuz Nils Frahms'ın kariyerine yeni bir boyut kattı. Bundan sonra ondan bir minimal tekno/IDM albümü gelirse hiç şaşırmam, hatta konserde dinlediğim yeni müziklerinden sonra bence bunu mutlaka yapmalı.

Glasslands Gallery'de benim izlediğim konserden sonra aynı gece aynı mekanda ikinci konseri vardı Frahm'ın. O kadar ilgi olmuş ki, ikinci konseri koymuşlar ve onun da biletleri anında tükenmiş. 2011'de yine New York'ta bir kilisede onu dinlediğimde Amerika'da bu kadar büyük bir isim değildi; hatta "Felt albümünü sormak için girdiğim plakçılar onu tanımıyordu henüz. "Spaces" ile ABD'yi ele geçirmiş Frahm. Yoğun alkışlara da "Kasımda yine geleceğim, görüşürüz" diyerek yanıt verdi. Hiç değilse ikinci konserden önce bir 20 dakika kadar dinlensin diye hoşça kal dedik Frahm'a. Olanak olsa kalıp ikinci konseri de izlemek isterdim; çünkü bir insanın 20 dakika arayla o nefes kesen performansı nasıl yineleyebildiğini çok merak ediyorum.

(Konser mekanı oldukça karanlıktı. Bu yüzden videolar da karanlık çıkmış ama yine de konserde çektiklerimi paylaşıyorum.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate