30.6.2015
22. İstanbul Caz Festivali programının açıklandığı davetler, kentte katılmaktan keyif aldığım nadir etkinliklerden birisi. Bu yıl yurtdışında olduğum bir döneme denk geldiği için katılamadım ama Twitter’dan haberleri anında paylaşanlar sayesinde heyecana uzaktan da olsa ortak oldum. Duyurusu yapılanlar arasında beni en çok sevindirenlerden birisi, Norveçli caz trompetçisi Nils Petter Molvær, elektronik müziğin Finlandiyalı olağanüstü yeteneği Vladislav Delay ve Norveç’in yetiştirdiği en yaratıcı gitaristlerden biri olan Eivind Aarset ile reggae müziğin Jamaikalı efsane ikilisi Sly & Robbie’yi aynı sahnede buluşturan konserdi. Heyecanımı Twitter’a oldukça coşkulu bir şekilde yansıttığımı hatırlıyorum.
Bu dev kadroyu, Sly & Robbie dışında, daha önce hem solo konserde hem de yaptıkları farklı işbirlikleri içinde canlı dinleme olanağım oldu. Hepsi tek başına ufuk açıcı birer virtüöz olan bu isimlerin birlikteliğinin nefes keseceğini tahmin etmek zor değil. Bu tahmin kolay olsa da, yeniliğe ve yaratıcılığa en açık iki müzik türünün, caz ve elektronik müziğin reggae ile yeniden tanımlanacağı bir konserin sınırları zorlayıp bizleri taşıyacağı yeni evreni tam olarak kestirmek zor.
Hatta büyük olasılıkla başlangıç noktasını bilen müzisyenler bile konser boyunca yaşayacakları macerayı bire bir bilemez. Çünkü sınırları belirlenmemiş, tekrarlardan arındırılmış bir performansa tanık olacağız.
Bu yıl şubat ayında Aksanat’ta elektronik seslerle kurguladığı ambient yaratılarını gitar tınılarıyla birleştiren Eivind Aarset’in büyüleyici fütürist dünyasıyla sarsıldık. Vladislav Delay’in bugüne kadar farklı isimler altında yayınladığı çalışmalarını dinlediğimizde ise, ambient tınılarından daha çok ajite edilmiş seslerin, glitch ve minimal tekno’nun tekinsiz sularında dolaştığını; aksak ritimler ve melodik olmayan tuhaf seslerle yarattığı müziğin dinleyiciden özel çaba beklediğini görüyoruz. Bas ve davul ikilisi Sly & Robbie, Sly Dunbar’ın boş konserve kutularını davul seti yerine koyup çaldığı, Robbie Shakespeare’in Family Man adıyla tanınan Aston Francis Barrett’ten etkilenip parmaklarından kan gelene kadar pratik yaptığı 1970‘li yıllardan bu yana reggae müziği yeniden tanımlıyor. Trompetinden çıkan sesleri doğaçlamalarla süsleyen Nils Petter Molvær ise, caz ve elektronik müziği bir arada dokuyan future jazz tarzının başını çekiyor.
Bütün bu seslerin reaksiyon özgürlüğü içinde karşılıklı tepkimesi, 11 Temmuz’da yeni açılan Uniq Sahnesi'nde müthiş bir devinim yaratacak. Üstelik bu konser öncesinde söz yazarı, besteci ve saksofonist Korhan Futacı ve Kara Orkestra’dan içinde yaşadığımız tutkulu ve karmaşık kent İstanbul’un kendine özgü kaosunu dinleyeceğiz. Her performansıyla öngörülemeyen ayrı bir atmosfer yaratan Futacı ve Kara Orkestra’dan sonra da belli ki Danimarkalı saykedelik pop grubu The Asteroids Galaxy Tour ile bambaşka bir evrene doğru süzüleceğiz...
Konserin en heyecanlı yanı şu ki, bu süzülmenin, muhtemel doğaçlamaların da katkısıyla, nasıl gelişeceğini hiçbirimiz bilmiyoruz. Müzikte bilinenden çok bilinmeyenle ilgileniyorsanız, planlanandan çok rastlantısal olanı merak ediyorsanız, bu konseri kaçırmayın ve festivalin bu yılki en şaşırtıcı deneyimine hazır olun!
(Bu yazı, İKSV'nin İstanbul Caz Festivali için hazırladığı dergide yayınlanmıştır.)