17 Temmuz 2015 Cuma

NORTH SEA JAZZ FESTİVALİ 40'I DEVİRDİ!


By on 11:17:00

17.7.2015

Caz müziğinin dünyaca ünlü en büyük etkinliklerinden biri olan North Sea Jazz Festivali, geçtiğimiz hafta sonunda 40. kez düzenlendi. Aynı zamanda festivalin Rotterdam’daki 10. yılına da işaret eden etkinliği üç günde toplam 75 bin kişi izledi.

İlk olarak 1976’da caza meraklı işadamı Paul Acket tarafından The Hague kentinde yapılan North Sea Jazz Festivali, 2006 yılından beri bir caz kenti olarak değerlendirilen Rotterdam’da gerçekleştiriliyor.



Festival Direktörü Luyken: "Daha fazla büyümemeliyiz"

Festival Direktörü Jan Willem Luyken, Pazarlama ve İletişim Müdürü Junior van der Stel ve Prodüksiyon Müdürü Scal Langelaan, yaptığımız görüşmede, sadık izleyiciler festivalin Rotterdam’a taşınmasına karşı çıksa da, bunu tercih etmelerinin en önemli nedeninin etkinlik için çok uygun bir atmosfer sağlayan geniş Ahoy Rotterdam binası olduğunu anlattılar. Festivali Rotterdam'a taşımadan önce yaptıkları araştırmada katılımcıların yüzde 95 oranında bunun kötü bir fikir olduğunu düşündüğüne dair sonuç çıktığını ama zaman içinde festivalin ruhunu ve değerlerini koruyabildiklerini söylediler. Benim favorim olan Volga gibi ufak ve samimi bir caz salonu havasında olanlar ve North Sea Jazz Club gibi caz barı işlevini görenlerin yanı sıra, Nile gibi popüler isimler için stadyum atmosferini yansıtan büyük salonlarla birlikte büyüklü küçüklü 13 ayrı salona sahip Ahoy Rotterdam binası, North Sea Jazz Festivali'ni tek bir çatı altında toplayarak, tek bir biletle etkinlik boyunca dinleyicilerin istediği konseri izleyebilmesine olanak tanıyor.

Buna karşın Luyken’e üç gün boyunca dünyanın her tarafından 1200‘den fazla sanatçının 150‘yi aşan sayıda konser verdiği böylesine büyük bir festivalin eksiği var mı diye sorduğumda yanıtı, “Eksiğimiz mekan. Bu bina North Sea için mükemmel ama artık kapasitemizin sınırına ulaştık. Daha fazla büyümemeliyiz,” oldu.

Gerçekten de festivali tanımak için etrafta dolaşırken bir ara ciddi boyutta izdiham yaşandığına tanık oldum. Sadece yiyecek standlarının önünde değil, bir salondan diğerine gitmek için geçilen yollarda da tıkanıklıklar vardı. Pazarlama Müdürü Stel, bu sorunu gidermek için her yıl yeni düzenlemeler yaptıklarını ama sonuçta herkesin aynı anda yemek yeme ihtiyacı duyduğunu ve belli mekanların aşırı kalabalıklaşması sorununu tümüyle çözemediklerini söylüyor.

Performansların yüzde 87'si caz müziği odaklı

Festival Direktörü ile görüşmemizde, lineup oluştururken hangi kriterlere dikkat ettiklerini de sordum. İki kriterin altını çizdi Luyken: İlk olarak, düşünülen isimlerin North Sea Jazz'in konseptine uyup uymadığına baktıklarını ve ikinci olarak da ziyaretçilerin beğenisini kazanıp kazanmayacağına göre karar verdiklerini söyledi. Yine de bazen haklı, bazen de haksız çıktıklarını ama sonuç olarak sanat ile eğlence arasında, ticari olan ile ticari olmayan arasında ve müzik türleri açısından bir denge kurmak zorunda olduklarını anlattı. Luyken'in belirttiğine göre, North Sea Jazz Festivali de, dünyadaki diğer büyük festivallerin, menajerlerin, plak şirketlerinin, grupların içinde yer aldığı büyük bir sistemin parçası ve doğru zamanda doğru kararı vermek için büyük bir ekibin yıl boyunca çok çalışması gerekiyor.

İçinde sergi mekanlarından alışveriş çadırlarına, restoran ve kafelerden masaj salonlarına kadar çok çeşitli alanların bulunduğu ve sanat ile eğlence arasında bir denge kuran festivalin yapıldığı Ahoy Rotterdam, 30.000 metrekarelik dev bir yapı. Bu geniş alana yayılan sahneler öylesine iyi yerleştirilmiş ki, birinden diğerine gitmek için gün boyu yürürken kulağınıza çarpan yeni müzikleri keşfediyorsunuz. Yüzde 87 oranında caz müziğine yer verilen North Sea Jazz Festivali’nde ayrıca swing, blues, soul, R&B, hip hop ve Latin müziklerini de dinlemeniz mümkün.

Yılın en çarpıcı keşfi: Sarah Jane

Nitekim bu yıl tesadüfen Mississipi Sahnesi’nde dinlediğim Sarah Jane, yılın en ilginç keşiflerindendi. Blues, soul, hip hop, R&B, funk ve saykedelik etkileri buluşturan müziği ve güçlü sesi, enerjik sahne şovuyla bir araya gelince dikkat çekti ve festivalde sahne aldığı ilk yılda büyük takdir topladı. Sesi, sahne performansı ve dikkat çekici görüntüsüyle sahneye çıktığı anda ilgi odağı haline gelen Sarah Jane, 2012'de gece ve gündüz gibi hayatın tezatlarına odaklanan şarkı sözlerini kendisinin yazdığı "Deigh & Nite" adlı bir kısaçalar yayınlamış; 2014'te çıkan "Psychedelic Love" adlı single'dan sonra bu yıl sonuna doğru da ilk albümünü yayınlayacağını öğrendim. (Şimdilik burada Mayıs 2015'te yayınladığı single'ı "Letter to the Moon"u paylaşıyorum. Şahsen bu şarkıdaki R&B/pop sounduna fazla yakın değilim ama sahnede gördüğüm Sarah Jane'in ekibindeki yetenekli müzisyenlerin de katkısıyla dinleyiciyi tamamen içine çekip ritimlerin peşinde sürükleyen bir enerjisi var. Umarım o duyguyu albümde de hissedebilirim.


North Sea Jazz Festival sırasında çeşitli röportajlar yapmak gerektiğinden çok sayıda heyecan verici ismi canlı dinleme fırsatını kaçırdım ama bazı grupları yakalayabildim. Sofistike ritmik yapıları Afrika folk tınılarıyla dokuyup hipnotize edici bir müzik yapan Brooklyn çıkışlı grup Dawn of Midi, alto saksofonist ve besteci Rudresh Mahanthappa ile İsrailli caz müzisyeni Avishai Cohen de festivalin en çok ilgi gören isimleri arasındaydı. Avishai Cohen'i ayrıca soru/cevap seansında da dinleme şansım oldu. Katılımcıların sorularını doğrudan sahnede yanıtlayan müzisyen, genç yeteneklere de önemli tavsiyelerde bulundu.

Kapanışta Lionel Richie'ye büyük ilgi

Kapanışı yapmak ise, bu yıl Glastonbury festivalinde de headliner olarak sahneye çıkan Amerikalı soul ve R&B şarkıcısı Lionel Richie’ye nasip oldu. Çoğu kişi Lionel Richie’nin hit şarkılarını dinlemekten keyif aldığını itiraf etmese de, herkes son gece ünlü müzisyeni görmek için festivalin en büyük salonuna akın etti. Kendisinden önce ekranda beliren tanıtım videosunda unutulmaz şarkısı “Hello, is it me you’re looking for?” sözleri duyulur duyulmaz salona hakim olan coşku ise görülmeye değerdi. Ne yazık ki biz konserden yaklaşık 8.5 dakika sonra ayrılarak tur otobüsüne dönmek zorunda kaldık...


(Fotoğraflar bana aittir.)

Yazan: Zülal Kalkandelen

Translate