NOT WAVING
2000’lerde müzik yapıp 70’lerin sonu ve 80’lerin başındaki elektronik müzik ve post-punk’ın etkisinde kalmamak olanaklı mı bilmiyorum ama o dönemin pek çok isme ilham kaynağı olduğuna şüphe yok. Dream-pop grubu Banjo or Freakout ve modern elektronika projesi Walls ile tanıdığımız Alessio Natalizia da, Not Waving adlı yeni projesinde 70’lerin sonundaki o çekici akıma kaptırmış kendini. Ambient, tekno, endüstriyel ve deneysel müzik estetiğinin biçimlendirdiği karanlık synthesizer soundunun içinde kaybolmak isteyenler için ideal bir isim olabilir Not Waving. Natalizia’nın bu projede, doğaüstü bir olay olarak tanımlanan uzaktan izleme (remote viewing) konseptini İngiliz şair/romancı Stevie Smith’in “Not Waving But Drowning” adlı şiiriyle buluşturduğunu söylersem belki daha da ilginç hale gelebilir. Gerçekte boğulmakta olan ama ilk anda el sallıyormuş gibi görülen bir insan imajının zihinde yarattığı güçlü duygular çarpıcı şekilde enjekte edilmiş müziğe.HHY & THE MACUMBAS
Portekiz yeraltı müzik sahnesinde HHY adıyla tanınan Jonathan Saldanha’nın The Macumbas adı altında kendisine eşlik eden müzisyenlerle oluşturduğu grup, oldukça enteresan kayıtlar yapıyor. Elektrik, J. G. Ballard, William Burroughs, Adrian Sherwood ve John Carpenter’dan etkilenerek, Saldanha’nın belirlediği dub stratejileri aracılığıyla ruhsal karmaşanın ritimlerini ve ses dünyasını çözümleyecek müzikler yapıyorlar. Bas, trompet, trombon, perküsyon ve elektronik sesleri harmanlayan tekrarlara dayalı mükemmel bir kurgu var müziklerinde. Gerektiğinde melankolik ve hipnotik ama gerektiğinde de elektrik çarpmışa döndüren titreşimleriyle insana deliler evine düştüğünü düşündürtecek kadar karmaşık. Bir yerde Voodoo-Cave-Rave diye tanımlanmıştı. Bundan daha iyisini düşünemiyorum. 2014’te Saldanha’nın bağımsız plak şirketi Silo Rumor etiketiyle plak formatında yayınladıkları “Throat Permission Cut”, bu yıl dijital olarak da yayınlandı.AUTOBAHN
Post-punk’ın bütün enerjisini yansıtan, kaçınılmaz olarak Joy Division benzetmesi yapılacak bir çıkış albümü yayınladı Autobahn. Kendileri de Manchester’ın efsane prodüktörü Martin Hannett’in soundları üzerindeki etkisini itiraf ediyorlar zaten. Leeds’in endüstriyel ve gotik havasını yansıtan “Dissemble” adını verdikleri ilk albüm, daha şarkıların başındaki bas gitar sesini duyduğunuz anda çok sağlam bir grubu dinlediğinizi duyumsatıyor. Müziğin karanlık karakteri hakkında “Beautiful Place to Die”, “Suicide Saturday” gibi şarkı isimleri yeterince ipucu verebilir sanırım ama vokalist Craig Johnson’ın katartik yorumuyla “Gelecek defa yere çakılacağım zamanı bekliyorum” sözlerini duyunca zaten ne demek istediğim anlaşılır. Özellikle The Horrors ve The Sisters of Mercy sevenlerin dikkatini grubun bu yıl yayınlanan ilk albümüne çekmek isterim.RAFAEL ANTON IRISARRI
Besteci, prodüktör ve multienstrümantalist Rafael Anton Irisarri, minimalist, drone, çağdaş klasik müzik ve elektronik müziğin nadide yeteneklerinden birisi. Bu yıl yayınladığı “A Fragile Geography” de, deneysel ambient, drone ve modern klasiğin sarsıcı bir karışımı. İki yıllık bir sürede tamamladığı bu kayıtta kendisini kişisel olarak zorlayan politik, sosyal ve kültürel alanların üzerine gitmiş besteci. Çağdaş dünyanın karışık ve tahmin edilemeyen dinamiklerini yorumlarken coğrafi olarak kilometrelerce uzanan sakin arazilerin yanı sıra, insanın içini parçalayan yoğunlukta görüntüleri de barındıran Amerika’yı yansıtmış. Bu karşıtlığı sesle bu kadar anlatan bir albüm zor bulunur. Hem klasik hem de elektronik müzikten, sinemadan ve felsefeden aldığı bütün etkileri oldukça sofistike bir şekilde içselleştirip kendi müziğine aktarma yeteneğine sahip. Aynı zamanda ambient tekno/shoegaze grubu The Sight Below’un temel üyesi olan Irisarri, insan ruhuna dokunan ses tasarımlarıyla izlenmesi gereken bir müzisyen.TROPIC OF CANCER
Los Angeleslı müzisyen Camella Lobo’nun 2011’den bu yana solo olarak sürdürdüğü Tropic of Cancer’ı (TOC) karanlık içinde göz alıcı bir parlaklık olarak tanımlıyorum ben. Nihayet bu ay Lyon’da canlı dinleme olanağı bulduğum şarkıları shoegaze, minimal synth, coldwave, drone, ve gotik etkiler taşıyor. Geçmişe dair melankolizm, minimal wave ve minimal teknonun soğuk estetiği ile buluşunca kırılgan bir atmosfer oluşuyor Tropic of Cancer şarkılarında. Lobo’nun derinlerden yankılanan vokaliyle aşka, hayattaki kayıplara, geçmişle baş etmeye dair sözleri dile getirirken kullandığı dingin ton, ruhunuzu anında yakalıyor. Çok başarılı bulduğum 2013 tarihli “Restless Idylls” albümünden sonra geçen ay sonunda nihayet Blackest Ever Black etiketiyle “Stop Suffering” adlı yeni TOC kısaçaları yayınlandı. Yeraltı müzik dünyasının en sarsıcı kayıtlarına imza atan bu kült isim her türlü ilgiyi hak ediyor. Kendisiyle yaptığım röportajda belirttiğine göre, yeni albüm kayıtlarına 2016 ilkbaharında başlayacak.(Bu yazı ilk olarak Red Bull Türkiye'nin internet sitesinde yayınlandı.)