"Her yıl işkence edilip öldürülen 70 milyar insan olmayan hayvanın sesiyim. Sessizlerin sesi olmak için Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı'na adayım." — Clifton Roberts, İnsani Parti (The Humane Party) İcra Kurulu Başkanı
Bütün dünya Amerika'daki tuhaf başkanlık yarışını hayret içinde izlerken ülkenin nereye doğru gittiğini de merak ediyor. Mücadele, Demokratik Parti cephesinde kendisine "demokratik sosyalist" diyen Bernie Sanders ve onun "egemen çevrenin bir parçası" diye nitelediği tanınmış politik figür Hillary Clinton arasında geçiyor. Cumhuriyetçi Parti cephesinde ise, Donald Trump, Ted Cruz ve Marco Rubio gibi adayların ırkçılığa varan dinci söylemleri ile deliliğin siyaseti hüküm sürüyor. Amerikan toplumunun içinde bulunduğu çöküşü simgeleyen aşırı sağın yükselişiyle yaşanan bu çılgın ortamda, İnsani Parti adayı olarak seçim yarışına katılan Clifton Roberts ile röportaj yaptım.
2009'da kurulan İnsani Parti, Amerika'da hayvan haklarını birincil önceliği olarak belirleyen ilk siyasi parti. Aynı zamanda barış, şiddetsizlik ve insan hakları için de bir platform. Japonya'daki Amerikan Yokota Hava Üssü'nde doğan Clifton Roberts, Berkeley Üniversitesi'nden mezun bir Amerikan vatandaşı ve şu anda da California'da yaşıyor. Sağlıktan finansal hizmetlere kadar birçok farklı sektörde kurumsal deneyimi var ve günümüzde de dünyanın en büyük yarı iletken üretimi yapan kuruluşunda Etik ve Yasal Uygunluk Müdürü olarak görev yapıyor.
Amerika'nın çılgın politik atmosferinde şiddetsizliği savunan bir vegan başkan adayı olarak nasıl hissediyorsunuz?
Yoğun duygular içindeyim. Çok sayıda insanın onları temsil etmem için bana güvenmesi onur verici. Bu kampanyanın ulusal ölçekte bir bilinçlenme yaratması beni heyecanlandırıyor. Çabalarımızın zeki, akıllı ve yetenekli yurttaşları gelecekte resmi görevlere aday olma konusunda esinlendirmesi konusunda umutluyum. İnsan olmayan dostlarımızı koruma umudu bana ilham veriyor. Kalıcı barış için bir hareket yaratmak adına umutluyum.
Politikaya nasıl girdiniz? İnsani Parti deneyiminizden söz edebilir misiniz?
Dwight D. Eisenhower, "Politika özgür insanların haklarını koruyacak ve ulusal mirasımız için iyi ve verimli olanı muhafaza edecek yurttaşların yarı zamanlı işi olmalı," demişti. Ben de bir yurttaş olarak politika ile her zaman ilgilendim ama aktif bir şekilde politik süreçlerde yer almamıştım. Mayıs 2015'te İnsani Parti'nin İcra Kurulu Başkanlığı'nı kabul ettim. Partinin destekçilerine politikayı daha kolay anlaşılabilir bir hale getirme; yetenekli insanların seçilmesini sağlama ve partiyi büyütme sözü verdim. Adaylığı kabul konuşmamda belirttiğim gibi, politikacı olmamama karşın, ülkenin gidişatında söz sahibiyim; politik, toplumsal, ekonomik konularda iktidarı elinde tutanlar kadar yönetim ve karar verme yetisine sahibim.
"HER HAYVAN BİR BİREYDİR VE MUTLU OLMA HAKKINA SAHİPTİR"
Bir röportajınızda 18 yıldır vegan olduğunuzu okudum! Veganizmi nasıl benimsediniz?
Hayvanlara karşı duyduğum şefkat duygum, sağduyu, mantık ve bilim ile çakıştığında vegan yaşam tarzını seçtim. Hayvansal ürünleri tüketmemin yalnızca sağlığımı bozmakla kalmadığını, aynı zamanda hayvanlardan elde edilen şeyleri tüketmemin doğal olmadığının da farkına vardım. Genetik olarak ineğin yavrusu için verdiği sütü içmek, sağduyuma, mantığıma hakaretti. 30 yaşımda vegan olmaya karar verdim ve bu kararımdan çok memnunum.
Bana göre veganizm sadece hayvanların acı çekişini azaltma yolu değil, aynı zamanda hayvan köleliğine katkıda bulunmayı reddetme ve adalete bağlılık anlamına geliyor. Siz hayvan hakları felsefenizi nasıl açıklıyorsunuz?
Aynı görüşteyim. Her hayvanın bir birey olduğuna ve hepsinin insanlar gibi mutlu olmayı hak ettiğine inanıyorum. Bunun gereği olarak da, desteklediğim yasa önerileri ve düzenlemeler ile insan olmayan hayvanların katledilip bedenlerinin parçalanmasını sonlandırmak ve bütün duyarlı canlılara birey olma hakkı tanınmasını sağlamayı hedefliyorum.
Vegan olduktan sonra hayvan haklarını savunma aşamasına nasıl geçişiniz nasıl gerçekleşti?
Hayvanları çok uzun bir süredir savunuyorum. Şu andaki fark ölçekte. 18 yıl önce vegan olma cesaretini bulduğumda kendi çevreme odaklıydım. Etkim, ailem ve arkadaşlarımın olduğu yakın çevremle sınırlıydı. İnsan olarak gelişip, masum canlıların sürekli katledilişine tanık oldukça, onların adına konuşabileceğim daha geniş bir platforma ihtiyaç duydum.
İnsani Parti, ABD'de hayvan haklarını savunmaya odaklanan ilk parti. Vizyonunu kısaca açıklar mısınız?
Partimizin geleceğe yönelik büyük hedefleri var. Tüm diğer uluslarla kalıcı, güvenli bir barış ve işbirliği içinde olmayı planlıyoruz. Öncelikle sağlıklı ve eğitimli bir halk; tüm bireylerin sömürü ve kötü muameleden uzak yaşamasını sağlayacak bir yasal sistem; ahlaki ve etik değerleri yüksek, dürüst memurlar tarafından idare edilen bir hükümet düşünüyoruz.
İnsani Parti'nin benimsediği etik yolun aynı zamanda en pratik yol olduğunu da söylüyorsunuz. Bunu açar mısınız?
Etik olmak daima en pratik yoldur. Örneğin diğer memelilerin kasları ile vücut sıvılarını tüketmekten kaçınmak, çeşitli hastalık risklerini azaltacaktır.
"KONGRE'YE YETENEKLİ ADAYLARI SEÇ Kİ DEVRİMCİ YASALAR ÇIKSIN!"
İnsani Parti'nin var olan yasal ve politik sistemler aracılığıyla gelecekte hayvan köleliğini, hayvan zulmünü ve katlini sonlandırma gibi duyarlı canlıların haklarını garanti altına alan yasaları çıkarma gibi büyük planları var. Neredeyse her sektörde hayvanları sömüren kapitalist sistemde bunu nasıl başaracaksınız?
İnsani Parti'den önce, sessizlerin sesi yargı sistemine saldırıyordu. Bu strateji, kesinlikle bizim çabalarımız konusunda bilinç yarattı. Bununla birlikte, hükümetin yargı teşkilatı, yerel ya da federal, var olan yasaları yorumluyor. Yapmamız gereken, yasaları değiştirmek ve anayasal değişiklikler yapmak ki, mahkemeler bu yeni yasaları yorumlayabilsin.
Bizim stratejimiz Kongre'ye yetenekli adayları seçmek; böylece devrimci yasa ve değişiklik önerileri sunulabilir ve oylanabilir. Bugün gördüğümüz gibi yasa taslakları ve anayasal değişiklikler konusunda öneri eksiği yok. Sadece Kongre ve diğer yetkili kurullarda bu tür önerileri sunacak dostlarımız yok. Sık sık vatandaşların Kongre'deki temsilcilerine çıkar sağlamamaları konusunda mektup yazdığını duyuyoruz. Eğer Kongre'de, Beyaz Saray'da İnsani Parti temcilsici olursa, hayvanların iyiliğini yürekten isteyen yurttaşlarımızın sesinin duyulacağına inanabilirsiniz.
Amerika'da vegan bir partinin olması beni çok mutlu ediyor! Sizce hükümetin işleyişinden hiç de memnun olmayan Amerikan halkı böyle bir partiye güvenir mi?
Kesinlikle! Daima sevecen zekamızın rekabet gücü yüksek bir avantaj olduğunu söylerim. Sadece sosyal medyadan bana gösterilen ilgi, vatandaşların şiddetsizliğe bağlı ve kampanya finansmanını reforme etmeyi hedefleyen bir oluşuma güven duyacağını; Amerikalıların politik havayı önemli ölçüde değiştirmeye kendisini adamış bir partiye güveneceğini gösteriyor. Biraz zaman alacak ama bunu yapabileceğimize inanıyorum ve Amerikan halkında güven yaratmak için çalışmaya devam edeceğim.
"GELENEK, KÜLTÜR VE EŞİTLİĞE BAKIŞI DEĞİŞTİRMEK İÇİN ÇOK ÇALIŞMALIYIZ!"
Dennis Kucinich, 2004'te Başkanlık seçiminde Demokratik Parti'nin adayı olmak için yarıştığında medyanın onunla vegan olduğu için alay ettiğini hatırlıyorum. Medya bir partinin başkan adayı olarak sizi nasıl yorumluyor?
Ana akım medya, şu ana kadar bizim çabalarımızı görmezden geldi. Buna karşın sosyal medya bu kampanyayı heyecan ve coşku ile karşıladı. Her gün dünyanın her yerinden yüzlerce yüreklendirici destek mesajları alıyorum. Bu sayede ben de karşılıklı olarak diyaloğu sürdürme cesareti buluyorum.
İngiliz İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, "Bir Başbakan olursam asla nükleer silah kullanmam," dediğinde ana akım medya her zamanki gibi sansasyonel bir öfke ile karşıladı bu haberi. Siz, "Ben topraklarımızda her yıl işkence edilip öldürülen 70 milyar insan olmayan hayvanın sesiyim," dediğinizde ABD medyasından ve halktan nasıl tepkiler aldınız?
Elbette, hayvan haklarından yana olan medya ve insanlardan gelen tepkiler çok olumluydu. Şaşırtıcı bir şekilde, bazı hayvan hakları aktivistleri, bizim sadece "vaktini boşa harcayan harika insanlar" olduğumuzu yazdı. Ayrıca benim açıklamama sadece "yemek" açısından bakan karnistlerden nefret dolu saldırgan mesajlar da aldım. Onlar, benim masum canlıları koruma çabalarımı, bir insanın diğerine ne yemesi gerektiğini söylemesi olarak bakmayı tercih edenlerdi. Bu, bana insanların gelenek, kültür ve eşitliğe karşı bakış açısını değiştirmek için hepimizin ne kadar çok çalışması gerektiğini hatırlattı.
Sizce bugün Amerika'nın temel politik sorunları neler?
İlk olarak, politikacıların temeldeki nedenleri görmezden gelmesi. Şu andaki Başkan'ın avcılığı desteklediğini duydum. Doğal olarak, cinayete bu düzeyde destek diğer politikacılar için bir örnek teşkil ediyorsa, diğer temel meselelerin doğumuna yol açan bir sorunumuz var demektir. İkincisi, Seçiciler Kurulu (Electoral College) ve Citizens United (sağcı sivil toplum kuruluşu) gibi kurumlar yüzünden demokrasimiz lekeli. Demokrasiyi bir şekilde ezen bir politik sisteminiz varsa, bu durum halkın sesini sınırlar ve politika seçkin bir cemiyetle dolu bir alan haline gelir. İnsani Parti bunun farkında ve bunu değiştirmeyi planlıyor.
Ben hayvan hakları mücadelesini dünyada insan köleliğinin kaldırılışından bu yana en önemli sosyal adalet mücadelesi olarak görüyorum. Fakat hâlâ şiddetin en yoğun şekliyle uygulandığı toplumlarda yaşıypruz. Hayvana yapılan zulmün bir gün insana uygulanan zulüm ile aynı görülüp aynı şekilde cezalandırılacağı konusunda umutlu musunuz?
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olmak için yarışıyorum ki sessizlerin sesi olabileyim. Bu nedenle çok umutluyum. Teşebbüslerde ürün yönetiminden sorumlu olarak kariyer yaptım ve bu uzmanlığımı hayvanlara karşı uygulanan şiddetle ilgili her şeyi değiştirmek için geliştirerek kullanmayı amaçlıyorum. Rotayı değiştirmek için duyduğumuz sarsılmaz özlemi ortaya koymak için okurlarınızın ve dünya vatandaşlarının sesini somutlaştırmayı planlıyorum. Benim umudum ve hayalim, şefkatli, sevgi dolu bir dünyanın ortak hedefini temsil etmek ve kolektif bir zekayı güçlendirerek, liderlerimizi zor kullanan bir güç yerine entelektüel bir güçle yönetmeye teşvik edecek bir dünyanın fısıltılarını fark ettirmek.